KEHF SURESİ

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ

وَاصْبِرْ نَفْسَكَ مَعَ الَّذِينَ يَدْعُونَ رَبَّهُم بِالْغَدَاةِ وَالْعَشِيِّ يُرِيدُونَ وَجْهَهُ وَلَا تَعْدُ عَيْنَاكَ عَنْهُمْ تُرِيدُ زِينَةَ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَلَا تُطِعْ مَنْ أَغْفَلْنَا قَلْبَهُ عَن ذِكْرِنَا وَاتَّبَعَ هَوَاهُ وَكَانَ أَمْرُهُ فُرُطًا

Kehf Suresi ayet 28

Ey Nebiyim Muhammed (s.a.s)!

          

         Nefsine sabır ver ki, sabre alışsın. O kişilerle beraber ol ki onlar Allah’ını zikir ederek, sabah ve akşam vakitlerinden devam ederler, onlara futur (usanç, gevşeklik) gelmez. Onlar bu vakitlerinde ancak Allah’ın cemali zatısını talep ederler. Bunun başkasından tarafları yoktur. Sakın gözlerini onlardan ayırma. Zengin ve ehli menzil ki hayati dünyeviyeye ram olmuşlardır (boyun eğmişlerdir). Onların meyil ve muhabbetleri sana lazım değildir. O insanlar ki kalpleri zikrimizden gafil olup, birun (hariç) kalmışlardır. Havayi nefsine tabii olmuşlardır. Onun emir ve idaresi ancak ve ancak helaktir ve delaldır. Bu ayeti kerimede Efendimize şöyle bir remzi (işaret) vardır ki insan ehli itaat ve ibadetle beraber olması lazımdır. Her ne kadar fakir de olsalar. Çünkü zengin ve ehli riyaset (başkan ve idareci) kişilerden eğlebi halde  (ekseriyetle) tekebbürü gına (çokca kibirlenme) ve cahi menzilet (herkesce bilinen dereceleri, mertebeleri) bulunur. Maalesef büyük zarar vardır. Zira Efendimiz buyurmuştur ki: ‘men tevadea li ganiyin li gınahu fe kad zahebe sulusadinihi yani her kim bir zengine zenginliği için mütevazı olursa saygı duyarsa dininin 3’te 1 si gider. Şayet bu mütevazılık kalben de olursa dinin tamamı gider.

الْمَالُ وَالْبَنُونَ زِينَةُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَالْبَاقِيَاتُ الصَّالِحَاتُ خَيْرٌ عِندَ رَبِّكَ ثَوَابًا وَخَيْرٌ أَمَلًا

Kehf Suresi ayet 46

Evet, Cenab-ı Allah’u Teâlâ haber veriyor ki; insanın malı ve evladı bu fani dünyanın ziyneti olarak, elinde emanet üzere kalır. Velâkin rızayı bari Teâlâ elde etmekte ameli salihin sevabı indi ilahiyede baki kalacaktır.

وَإِذْ قُلْنَا لِلْمَلَائِكَةِ اسْجُدُوا لِآدَمَ فَسَجَدُوا إِلَّا إِبْلِيسَ كَانَ مِنَ الْجِنِّ فَفَسَقَ عَنْ أَمْرِ رَبِّهِ أَفَتَتَّخِذُونَهُ وَذُرِّيَّتَهُ أَوْلِيَاء مِن دُونِي وَهُمْ لَكُمْ عَدُوٌّ بِئْسَ لِلظَّالِمِينَ بَدَلًا

Kehf Suresi ayet 50

Hatırla ey nebiyim Muhammed (s.a.s)!

Vakde ki Âdem’i yarattık, meleklere emir ettik, Âdem’e secdeyi tevazu ve tebrik etsinler. Fakat iblis aleyhi lane ibaa eyledi (çekindi). Allah’ın emrinden çıkıverdi. Ey insanlar olur ki sizler onu ve onun zuriyeti kendinize yardımcı kabul edesiniz. Ve o siz âdem zadelere düşman olduğu halde ne kötü bir şeydir ki nefsine zülüm edip, Allah’u Teâlâ’ya bedel iblisi ve zuriyeti kendilerine mabud ittihaz edip, imrarı hayat bu şekilde tercih edip, mahrumi rahmeti ilahi olup, dünya ve ahireti zarar edersiniz.

إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ كَانَتْ لَهُمْ جَنَّاتُ الْفِرْدَوْسِ نُزُلًا

Kehf Suresi ayet 107

خَالِدِينَ فِيهَا لَا يَبْغُونَ عَنْهَا حِوَلًا

Kehf Suresi ayet 108

قُل لَّوْ كَانَ الْبَحْرُ مِدَادًا لِّكَلِمَاتِ رَبِّي لَنَفِدَ الْبَحْرُ قَبْلَ أَن تَنفَدَ كَلِمَاتُ رَبِّي وَلَوْ جِئْنَا بِمِثْلِهِ مَدَدًا

Kehf Suresi ayet 109

قُلْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِّثْلُكُمْ يُوحَى إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ فَمَن كَانَ يَرْجُو لِقَاء رَبِّهِ فَلْيَعْمَلْ عَمَلًا صَالِحًا وَلَا يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّهِ أَحَدًا

Kehf Suresi ayet 110

Evet, muhakkak bilinsin ki her kim Cenab-ı Allah ve Allah’ın bütün sözlerine inanıp, iman eder ve Allah’ın rızasına muvaffak şekilde ibadet ederse, onun için makam olarak, cennetül fürdevs vaad edilmiştir. Ama geçici değildir belki ebedül abad  (sonsuz) olarak kalıp başka bir tarafa nakil etmemek suretiyledir. Ey nebiyim Muhammed ibadima (kullarıma) haber ver de ki: ‘şayet dünyadaki denizler mürekkep olup, Allah’ın kelamını yazmak için, ilahi kelam tükenmeden mürekkep olmuş denizler tükeneceğini, her ne kadar bir misli daha ilave etsen de, yine o denizler mürekkep olarak tükenecektir. İlahi kelam baki kalacaktır. Ey Muhammed-ül Resul de ki ben de sizler gibi beşerim bana vahiy ilahi gelir haber veririm. Rabbi’niz birdir. Her kim Allah’ın huzuruna layık olmayı arzu ediyorsa, Allah’a şirk koşmadan ameli salihi işlesin.

Bediûzzaman Said Nursi Talebelerinden Fakih Şükrü zâde

Muhammed Nuri ÇELİK