9 Nis 2010

HÛD SURESİ

HÛD SURESİ


بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ

الَر كِتَابٌ أُحْكِمَتْ آيَاتُهُ ثُمَّ فُصِّلَتْ مِن لَّدُنْ حَكِيمٍ خَبِيرٍ

Hûd Suresi ayet 1

أَلاَّ تَعْبُدُواْ إِلاَّ اللّهَ إِنَّنِي لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ وَبَشِيرٌ

Hûd Suresi ayet 2

 وَأَنِ اسْتَغْفِرُواْ رَبَّكُمْ ثُمَّ تُوبُواْ إِلَيْهِ يُمَتِّعْكُم مَّتَاعاً حَسَناً إِلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى وَيُؤْتِ كُلَّ ذِي فَضْلٍ فَضْلَهُ وَإِن تَوَلَّوْاْ فَإِنِّيَ أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ كَبِيرٍ

Hûd Suresi ayet 3

إِلَى اللّهِ مَرْجِعُكُمْ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ

Hûd Suresi ayet 4

Evet, Cenab-ı Allah’u Teâlâ ancak meramını O bilir. Bu bir kitabi Celilulu Kadirdir ki hiç bir tenakus (noksanlık) ona tari (meçhul, karanlık) olmaz. Helalden ve haramdan her şeyi içinde beyan olmuştur. Bütün umuri âlemden haberdar olan Zati Zülcelâl bi zatihi beyan etmiştir.
Bunun için, en güzel ahkâmla hüküm edilmiştir. Ve en güzel beyanatla müfesselen beyan edilmiştir. Hükümlerden birisi de budur ki, Allah’tan başka hiçbir şeye, hiçbir tapınağa ibadet edilmeyecektir. Zira Allah’u Teâlâ tarafından bunun için sizlere peygamber olarak gönderildim. Hem korkutucu ve hem de müjdeci ki sizler isyanlardan tövbe edip, döneceksiniz. Rabbinize dönüp, ibadet edeceksiniz ki dünyada iken hüsnü maişete nail olasınız. Günahlardan arınıp, tövbeyi doğru tutup, ibadete istikamet ve idame ile sebat göstermek şartıyla unutmayın ki; elbette huzuri ilahiyeye varıp, hesap vereceksiniz.

وَمَا مِن دَآبَّةٍ فِي الأَرْضِ إِلاَّ عَلَى اللّهِ رِزْقُهَا وَيَعْلَمُ مُسْتَقَرَّهَا وَمُسْتَوْدَعَهَا كُلٌّ فِي كِتَابٍ مُّبِينٍ

Hûd Suresi ayet 6

Evet, yeryüzünde ne kadar hareke eden canlı varsa bil umum rızıklarına Cenab-ı Allah’u Teâlâ kefildir. Nasıl Halık’tır öyle de Razık’tır. Nereden karar ediyorlar bildiği gibi neresinden defin edileceğine de bilir. Zikri geçenler elbette levhul mahfuzda sabittir. Yani rızık olsun, hayat olsun, memat olsun, yerlerin belirlenmesi olsun, rızkın miktarı olsun, hayat miktarı olsun, ne zaman hangi sebeple nerede defin edilecek zamanı olsun tamamen harfi harfiyen ayiniyle levhul mahfuzda sabittir. El hadis
Lekad halakallahu me kadire külli şeyin kable halkıs semevati vel erdi bi hamsine el fi senetin evelü ma halakallahu el kalamu kale lehu üktüp kale ma ektübü yarab kale üktüp ma kadire külli şeyin hatta yekumus saa sadakar Resulüllah
Yani kâinat yaratılmadan 50 bin sene önce gelecek eşyaların ma kadri Cenab-ı Allah yazdırdı. Evvelen ismi kalem geçen meleki mükerremi yarattı. Sonra emir eyledi ki:
 Ey kalem yaz. Kalem sordu: ‘Ne yazayım Yarap?’ cevaben: ‘Gelecek eşyaların şekli hayatı ve maişetleriyle neye yarayacaklarını yaz’ diye emir buyurdu.

مَن كَانَ يُرِيدُ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا وَزِينَتَهَا نُوَفِّ إِلَيْهِمْ أَعْمَالَهُمْ فِيهَا وَهُمْ فِيهَا لاَ يُبْخَسُونَ

Hûd Suresi ayet 15

Yani herhangi bir kimse işlediği ameli salihin karşılığı dünyada iken, alsın. Elbette istedikleri noksansız olarak vereceğiz. Velâkin şu vardır ki


أُوْلَـئِكَ الَّذِينَ لَيْسَ لَهُمْ فِي الآخِرَةِ إِلاَّ النَّارُ وَحَبِطَ مَا صَنَعُواْ فِيهَا وَبَاطِلٌ مَّا كَانُواْ يَعْمَلُونَ

Hûd Suresi ayet 16

İşte bunlardır ki; ameli salihlerin meyvesi, dünyada iken yemişlerdir. Amellerinin mükâfatı ahirete irtihal etmeden almışlardır. Eli boş olarak huzuri ilahiyeye varmışlardır. Yerleri ancak cehennemdir.

وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَى عَلَى اللّهِ كَذِباً أُوْلَـئِكَ يُعْرَضُونَ عَلَى رَبِّهِمْ وَيَقُولُ الأَشْهَادُ هَـؤُلاء الَّذِينَ كَذَبُواْ عَلَى رَبِّهِمْ أَلاَ لَعْنَةُ اللّهِ عَلَى الظَّالِمِينَ

Hûd Suresi ayet 18

Acaba nisbeti veled ile Allah’a şirk koşanlardan daha zalim kim olabilir? Mahkemeyi Kübra-i ilahiyeye dâhil olacağı zaman bunların amellerine dünyada iken şahit olan melekler ile insanlar dirilir ki; işte bakın ey halaik bu taifedir ki Allah’a şirk koşup veled isnat ettiler. Bunlar kendi nefislerine zülüm ettiler. Allah’ın laneti zalimlere olsun derler.

إِنَّ الَّذِينَ آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ وَأَخْبَتُواْ إِلَى رَبِّهِمْ أُوْلَـئِكَ أَصْحَابُ الجَنَّةِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ

Hûd Suresi ayet 23

مَثَلُ الْفَرِيقَيْنِ كَالأَعْمَى وَالأَصَمِّ وَالْبَصِيرِ وَالسَّمِيعِ هَلْ يَسْتَوِيَانِ مَثَلاً أَفَلاَ تَذَكَّرُونَ

Hûd Suresi ayet 24

Evet, muhakkak bileseniz ki imanla beraber ameli salihi icra ederek, Allah’ın sözlerine itminani kalip edip (kalben inanıp) devamı ameli halıs etmişlerdir.  İşte ebedi olarak, darul mükâfat olan mahalli istirahat cennette kalacaklardır. Acaba hakikati inkâr edip görmeyen, hakikatin sesini duymayan, besiretsiz ve sağır olan kişiler ile görenler bir olur mu?
Hâşâ ve kella tıpkı bunun gibi hidayet yolunu görüp kabul eden ile kör sağır ve inkâr edici olan kâfirler bir olur mu? Elbette ki olamaz. Çünkü adaleti ilahiyenin muktazası böyledir. Zalim zulmüyle kalırsa mazlum
mazlumatiyle kalırsa her ne yaptığını kendine kar kalırsa bu adaletin noksanlığının ifadesidir. Adalet Allah’ın sıfatı olarak nakiseyi (eksikliği) kabul etmez. Zira Allah’a isnadı sıfatı nakise muhaldir. Öyle ise adam istihkakı hakta muhaldır.

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ وَمَن تَابَ مَعَكَ وَلاَ تَطْغَوْاْ إِنَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ

Hûd Suresi ayet 112

وَلاَ تَرْكَنُواْ إِلَى الَّذِينَ ظَلَمُواْ فَتَمَسَّكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُم مِّن دُونِ اللّهِ مِنْ أَوْلِيَاء ثُمَّ لاَ تُنصَرُونَ

Hûd Suresi ayet 113

Evet, hitabı ilahi burada her ne kadar (a.s)’ma ise velâkin murad bütün ehli İslam’dır.

Evet, Cenab-ı Allah’u Teâlâ buyuruyor ki:

Ey Nebiyim Muhammed (s.a.s)! Emir olunduğu gibi dini Mübin-i İslami’yeden doğru ve sabiti kıdem ol. Seninle beraber şirki ve küfrü terk edenler de senin gibi doğru ve dürüst olsunlar. Meharimi irtikâp ederek (haram olan şeyleri işleyerek) Allah’ın araya koyduğu hududi ilahiyeden tecavüz etmesinler. Allah’u Teâlâ amelinizi bilir ve görür. Ona göre sizleri ceza ve mükâfatlandıracaktır. Ey âdem zade insanlar, guruhi zalimine ve vullati emir (idareciler) olsun avami nas olsun fark etmeksizin meyli muhabbet eylemeyin. Ta ki bu feseka ve fecerelerin yüzünden narı cehenneme müstahak olmayasınız. Bileseniz ki Allah’tan başka yardımcınız yoktur. Beydavinin re’yine göre buradaki meyilden murad edna meyildir. Yani en küçük ve ufak meyildir. Ama zulümle mütessif olana tamamı meyil ise estaizu billâh küfre sebep olabilir. Fel Hazar sakınınız.

وَمَا كَانَ رَبُّكَ لِيُهْلِكَ الْقُرَى بِظُلْمٍ وَأَهْلُهَا مُصْلِحُونَ

Hûd Suresi ayet 117

Yani Cenab-ı Allah’u Teâlâ hiçbir kariyenin ahalisi zulümle ihlak (helak) etmez. O ahali ameli salihde bulunduğu müddetçe ancak küfür ve isyan sebebiyle ki o ahaliden sadir olur (çıkar) o vakit ceza olarak onları ihlak eder. Âdeti ilahi budur. Hâşâ ki zülüm etsin. Zira zülüm nakise sıfatlardan en büyüğüdür. Cenab-ı Allah’u Teâlâ’ya isnat edilmesi mümkün olamaz. Edna bir tefekkürü bile insanı küfre götürür. Yani en küçük şüphe bile insana gelse mesela Allah’u Teâlâ’da bir sıfatı nakise düşünürse kişiyi küfre götürür.

وَلِلّهِ غَيْبُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَإِلَيْهِ يُرْجَعُ الأَمْرُ كُلُّهُ فَاعْبُدْهُ وَتَوَكَّلْ عَلَيْهِ وَمَا رَبُّكَ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ

Hûd Suresi ayet 123

Yerde ve gökte ne ki varsa, hafi (gizli) ve aşikâr fark etmeksizin Cenab-ı Allah’ın ilmi muhitine dâhildir. Hiçbir şeyi Allah’a göre mahfi (gizli) değildir. Çünkü zerreden küreye, canlıdan cansıza, yerde ve gökte ne ki varsa Mevla’yı Mutaal Kudret’i Kamile’siyle yaratmıştır. Cenab-ı Allah’u Teâlâ kendi zati muallâsının kudretiyle yaratmış olanlardan haberdar olduğu gibi elbette onun mahlûku tarafından sunni bir şekilde mevcudiyet ve buluş olanlardan biterikıl evla haberdardır. Bunu inkâr eden gabavete dalmış ahmakun nastır. Mistaki ise ve ma rabbuke bi gafilin amma ta’melun ayeti kerimesidir.

Bediûzzaman Said Nursi Talebelerinden Fakih Şükrü zâde
Muhammed Nuri ÇELİK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

E=mc2 ?

Güneş Sistemi

Güneş Sistemi
Üstteki resimle bu resim arasındaki benzerliği farketmişsinizdir Güneş Sistemi de diğer sistemlerle birlikte bir merkez etrafında dönmektedir. Ancak biz henüz bunu keşfedemediğimizden bu sözün bilimsel bir dayanağı yoktur.

Cevşen