9 Nis 2010

SEBE’ SURESİ


SEBE’ SURESİ


   
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِ

وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا كَافَّةً لِّلنَّاسِ بَشِيرًا وَنَذِيرًا وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ

Sebe’ Suresi ayet 28

وَيَقُولُونَ مَتَى هَذَا الْوَعْدُ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ

Sebe’ Suresi ayet 29


قُل لَّكُم مِّيعَادُ يَوْمٍ لَّا تَسْتَأْخِرُونَ عَنْهُ سَاعَةً وَلَا تَسْتَقْدِمُونَ

Sebe’ Suresi ayet 30

Ey nebiyim Muhammed (s.a.s)!
Biz azimüşan Allah’u Teâlâ, seni peygamber olarak, bütün insanlara gönderdik. Velâkin müminlere müjdecisin, kâfirlere de korkutucusun. Fakat nasın çoğu bilmezler. Çünkü kâfirlerin, cehaleti onları küfürde mütemmeriden direnmelerini  daim kılar ve istihzaen (alay ederek) diyorlar ki:‘Bu azap ki onunla bizleri korkutursun, o ne zaman gelecektir? Şayet doğru iseniz.’ Alaycasına muzahraf (içleri pis süprüntü) sözleri sarf ederler.

         Ey nebiyim Muhammed (s.a.s)!
         Onlara haber ver de ki: ‘Sizlere vaâdi sübhaniyesi gelecektir. Ama zamanı vardır. O zamanı mevutte sizler çağrıldığınızda bir saat ne geri kalırsınız, ne de bir saat evvel gidebilirsiniz. Bekleyin bu azap gününü bir an evvel gelmesini istemeyin! Elbette o gün gelecektir. Ama o günün dehşetine mehan ve meşikatine dayanamazsınız. Ne fayda ki o günde dünyadaki ettiklerinden pişmanlık, menfaat vermesi mümkün değildir.’

وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لَن نُّؤْمِنَ بِهَذَا الْقُرْآنِ وَلَا بِالَّذِي بَيْنَ يَدَيْهِ وَلَوْ تَرَى إِذِ الظَّالِمُونَ مَوْقُوفُونَ عِندَ رَبِّهِمْ يَرْجِعُ بَعْضُهُمْ إِلَى بَعْضٍ الْقَوْلَ يَقُولُ الَّذِينَ اسْتُضْعِفُوا لِلَّذِينَ اسْتَكْبَرُوا لَوْلَا أَنتُمْ لَكُنَّا مُؤْمِنِينَ

Sebe’ Suresi ayet 31

Evet, guruhi kâfirin dediler ki: ‘Bizler ne Kuran’a ve ne de önceki semavi kitaplara inanmayız. Zira bunlar ikinci bir kez dileği ilahiyesiyle dirilip, haşır olunup, Allah’ın huzuruna varıp, hesap vereceklerdir. Lakin biz kâfirler bu makaleyi red ediyoruz derler.

         Ey nebiyim Muhammed (s.a.s)!
Mehalli mevkufta bu zalimler bir görsen ki biri birine neler derler? Zayıflar güçlülere derler ki: ‘Şayet sizler olmasaydınız bizler iman ederdik.’ Cevaben mütekebbirler derler ki: ‘Biz mi sizleri hidayet yolundan alı koyduk?’ Ey mücrimler hak ve hakikat gördüğünüz halde istinkâf ederek (çekinerek) kabul etmediniz. Bunun mistaki;

قَالَ الَّذِينَ اسْتَكْبَرُوا لِلَّذِينَ اسْتُضْعِفُوا أَنَحْنُ صَدَدْنَاكُمْ عَنِ الْهُدَى بَعْدَ إِذْ جَاءكُم بَلْ كُنتُم مُّجْرِمِينَ

Sebe’ Suresi ayet 32



وَقَالَ الَّذِينَ اسْتُضْعِفُوا لِلَّذِينَ اسْتَكْبَرُوا بَلْ مَكْرُ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ إِذْ تَأْمُرُونَنَا أَن نَّكْفُرَ بِاللَّهِ وَنَجْعَلَ لَهُ أَندَادًا
وَأَسَرُّوا النَّدَامَةَ لَمَّا رَأَوُا الْعَذَابَ وَجَعَلْنَا الْأَغْلَالَ فِي أَعْنَاقِ الَّذِينَ كَفَرُوا هَلْ يُجْزَوْنَ إِلَّا مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ

Sebe’ Suresi ayet 33

Evet, güçsüz, kuvvetsiz, zayıf olan guruhi mücrimin dünyadaki rüaselerine (büyüklerine) ve diğer bir manayla tağutlarına cevaben dediler ki:
Ey mütekebbirler, ey tağutlar!
Evet, sizler gece ve gündüzü biri birine katarak, bizleri ele alıp, hidayet yolunu tergemeye, Allah’a şirk koşmaya, teşvik ve tahrik ettiniz. Bizleri zorla küfre sevk ettiniz. Bizler siz tağutları dinledik, bugün gördüğümüz azaba elbette takat getiremeyiz. 

Ey nebiyim Muhammed (s.a.s)!
Bilesin ki dehşet verici azabı gördüklerinde, dünyadaki etiklerinden nedamet ederler. Ama ne fayda ki boyunlarında azap zinciri görünce, pişman oluyorlar. Fakat onları kurtaramaz bu pişmanlık. Çünkü bunlar dünyada iken hiçbir semavi kitaba inanmadılar. Ve hiçbir peygamberin sözünü dinlemediler. Puta, seneme, mütekebbirane, mütemmeridane, tağud olan müşrik büyüklerine taparcasına yüzlerini hak ve hakikatten çevirerek kafirane dünyadan çıkıverdiler. Boyunlarından azap zinciri ateşten ma’mulu (yapılmış) olarak gördükten sonra, pişman olurlar ama fayda görmediler. Ancak narı cehime (cehenneme) girmeyi hak ettiler.


وَمَا أَرْسَلْنَا فِي قَرْيَةٍ مِّن نَّذِيرٍ إِلَّا قَالَ مُتْرَفُوهَا إِنَّا بِمَا أُرْسِلْتُم بِهِ كَافِرُونَ

Sebe’ Suresi ayet 34

Evet, herhangi bir beldeye ve bir kariyeye (köy) korkutucu ve müjdeci bir peygamber gönderdikse de o yörenin ahalisi ve rueseleri (reisleri) ve büyükleri karşılarında durup, bizler hem sizleri ve hem de elinizde bulunan kitapları kabul etmeyiz. Red ederiz diye kâfir oldular.

وَقَالُوا نَحْنُ أَكْثَرُ أَمْوَالًا وَأَوْلَادًا وَمَا نَحْنُ بِمُعَذَّبِينَ

Sebe’ Suresi ayet 35

قُلْ إِنَّ رَبِّي يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَن يَشَاء وَيَقْدِرُ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ

Sebe’ Suresi ayet 36 

وَمَا أَمْوَالُكُمْ وَلَا أَوْلَادُكُم بِالَّتِي تُقَرِّبُكُمْ عِندَنَا زُلْفَى إِلَّا مَنْ آمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَأُوْلَئِكَ لَهُمْ جَزَاء الضِّعْفِ بِمَا عَمِلُوا وَهُمْ فِي الْغُرُفَاتِ آمِنُونَ

Sebe’ Suresi ayet 37

Evet, o müşrikler şöyle dediler: ‘Allah’u Teâlâ bizden razıdır ki; bu kadar mal ve evlat bize vermiştir. Elbette bizleri azap etmez.’
          
         Ey nebiyim Muhammed! (s.a.v)
Onlara de ki: ‘Allah’ın bir kişiye çokça mal ve evlat vermesi, ondan razı olduğuna delil olamaz.’ Zira çok kâfirler var ki malı, mülkü evladı çok oluyor. Mea haza kâfirdir. Bazı müminler de vardır ki malı, mülkü yoktur. Sebebine gelince; Cenab-ı Allah’u Teâlâ o mümin kulunu imtihan eder ve ahirette onun nasibi ve makamı hesaba gelmez bir durumda bulunur. Çünkü o burada sabır ile şükür etmiş olduğundan, mükâfatı bi gayri hesaptır.

فَالْيَوْمَ لَا يَمْلِكُ بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ نَّفْعًا وَلَا ضَرًّا وَنَقُولُ لِلَّذِينَ ظَلَمُوا ذُوقُوا عَذَابَ النَّارِ الَّتِي كُنتُم بِهَا تُكَذِّبُونَ

Sebe’ Suresi ayet 42

وَإِذَا تُتْلَى عَلَيْهِمْ آيَاتُنَا بَيِّنَاتٍ قَالُوا مَا هَذَا إِلَّا رَجُلٌ يُرِيدُ أَن يَصُدَّكُمْ عَمَّا كَانَ يَعْبُدُ آبَاؤُكُمْ وَقَالُوا مَا هَذَا إِلَّا إِفْكٌ مُّفْتَرًى وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لِلْحَقِّ لَمَّا جَاءهُمْ إِنْ هَذَا إِلَّا سِحْرٌ مُّبِينٌ

Sebe’ Suresi ayet 43

Bugün abid ile mabud, hiçbir kimse kimseye menfaat vermez. İşte o yevmi hesapta, Allah’ın gayrisine ibadet eden, zalimlere diyoruz ki: ‘İşte inkâr ettiğiniz narı cehennemin azabını tadınız. Bundan başka me’vanız yoktur.’ Cenab-ı Allah’u Teâlâ dünyadaki efallerini (işlediklerini) beyan etmek üzere buyuruyor ki: ‘Vakta ki peygamberimiz tarafından vadihan ayeti ilahiyemiz okunduğu zaman, bir birlerine dönüp diyorlardı ki: ‘Bu insan sizleri babalarınızın ibadet ettiklerinden, alıkoyuyor. Sakın sizler, babanızın tapınaklarından yüzünüzü çevirmeyiniz. Bu şahıs iftira eder. Bu şahıs büyücüdür. Yakın olmayın sizleri de büyüleyecektir.’ İşte kâfirlerin sözleri Muhammed Resul (s.a.s) peygamber Efendimize karşı bu oldu. Hâlbuki bu guruhi kefere, herhangi burhana dayalı ve yahut aklıselim yoluyla yakine dayalı olarak demediler. Belki suizan ederek, mütemmeritlerinden (direnmelerinden) dolayı irtikâbı küfür ettiler.

Bediûzzaman Said Nursi Talebelerinden Fakih Şükrü zâde
Muhammed Nuri ÇELİK







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

E=mc2 ?

Güneş Sistemi

Güneş Sistemi
Üstteki resimle bu resim arasındaki benzerliği farketmişsinizdir Güneş Sistemi de diğer sistemlerle birlikte bir merkez etrafında dönmektedir. Ancak biz henüz bunu keşfedemediğimizden bu sözün bilimsel bir dayanağı yoktur.

Cevşen