MUHAMMED (S.A.V) SURESİ
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيمِ
الَّذِينَ كَفَرُوا وَصَدُّوا عَن سَبِيلِ اللَّهِ أَضَلَّ أَعْمَالَهُمْ
Muhammed (S.A.V) Suresi ayet 1
O insanlar ki; ayeti kutibi semaviyeyi inkâr ettiler. Dini mübini İslam’iyeden yüzlerini çevirip, halkı da men ettiler. İyi ameller ki sılayı rahim, itâmi tââm yoksunlara yardım, millete hizmet ve misafirperverlikleri gibi, kazandıkları ecir ve mesubatlarını (mükafatlarını) zay ettiler. Yani ahiret babında içeriye girmez. Ancak şu var ki; dünyada iken, saadetle yaşamlarına, zenginliklerine, sahati ebdanlarına (bedenlerinin sıhhatine) ve hatta sekareti mevtun suhuletle oluşuna (ölüm anında canın kolaylıkla çıkmasına) sebep olabilir. Zira adaleti Allah’u Teâlâ’ya bu yakışır. Ve hükmü ise; fe men yêmel miskale zerretin hayren yerehu demektir. Ama ve ma duaul kâfirine illa fi dalalin hükmünce, küfür üzere yaşayıp, öldükten sonra iyi amelleri kabir kapısından öte tarafa gitmesi mümkün olmadığına delili kâfidir.
وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَآمَنُوا بِمَا نُزِّلَ عَلَى مُحَمَّدٍ وَهُوَ الْحَقُّ مِن رَّبِّهِمْ كَفَّرَ عَنْهُمْ سَيِّئَاتِهِمْ وَأَصْلَحَ بَالَهُمْ
Muhammed (S.A.V) Suresi ayet 2
O insanlar ki imanla beraber ameli salihi icra edip, Muhammed-ül Resul’ün elinde bulunan, semavi kitap ki Kuran’ı Kerim’dir. İnanarak kabul edip, yolunda devam ettiler ve Allah’ın kelamı olduğuna inandılar. İşte onların bu kabulden önceki seyyiatları af olup, ondan sorulmaz. Dine dâhilden sonra da hoşnut olurlar.
إِنَّ اللَّهَ يُدْخِلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ وَالَّذِينَ كَفَرُوا يَتَمَتَّعُونَ وَيَأْكُلُونَ كَمَا تَأْكُلُ الْأَنْعَامُ وَالنَّارُ مَثْوًى لَّهُمْ
Muhammed (S.A.V) Suresi ayet 12
Muhakkak bileseniz ki Allah’u Teâlâ ameli salihi icra eden, ehli imanı eşcarın (ağaçların) altında berrak, saf, leziz ve lezzetli olan ırmakların akıp, devam edilecek cennet makamlarına ithal eder. Velâkin ehli küfür ve inkâr ise; dünyada iken hayvanların yemesi gibi yiyerek imrarı hayat eder. Küfür, inkâr, fısık, mütemerrid, münafıklık üzere tövbesiz Allah’ın ifayı emre dönmeden ölüp, dünyada çıkanların mehalli sükûnu ise narı cehennemdir. Çünkü dünyada iken, kutibi semaviyeye inanmamışlardır. Maalesef red etmişlerdir.
أَفَلَا يَتَدَبَّرُونَ الْقُرْآنَ أَمْ عَلَى قُلُوبٍ أَقْفَالُهَا
Muhammed (S.A.V) Suresi ayet 24
Bu guruhi mücrimin Kuran’ı açıp, bakıp, tefekkür etmezler mi ki? Bilsinler indi ilahiyeden Muhammed’e (s.a.s) nazil olmuş, bir kitabi mevîzeyi hasenedir. Ve bir rehberi hidayettir. Acaba kalplerine kilit mi vurulmuştur ki anlamazlar?
إِنَّ الَّذِينَ ارْتَدُّوا عَلَى أَدْبَارِهِم مِّن بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمُ الْهُدَى الشَّيْطَانُ سَوَّلَ لَهُمْ وَأَمْلَى لَهُمْ
Muhammed (S.A.V) Suresi ayet 25
Muhakkak bilmelisiniz ki imana dâhil olduktan sonra, tekrar küfre dönenler ve hidayet yolundan yüzlerini çevirip, mücizati bahireyi (aşikârı) kabul etmeyenler, şeytan aleyhi lane onlara hile ederek, kalplerini pençeyi şeytaniyesine alıp, hidayet yolundan sapıttırmıştır.
إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا وَصَدُّوا عَن سَبِيلِ اللَّهِ ثُمَّ مَاتُوا وَهُمْ كُفَّارٌ فَلَن يَغْفِرَ اللَّهُ لَهُمْ
Muhammed (S.A.V) Suresi ayet 34
İşte bu ayeti kerimeye dikkat edilirse, geçmişlerin masadakidir. (doğrulayıcısıdır). Evet, Cenab-ı Allah’u Teâlâ buyuruyor ki: ‘O insanlar ki ayeti ilahiyemizi inkâr ederek, halkı da hidayet yolundan men ettiler ve küfür üzere yani tövbesiz öldüler. Onlar için bağışlama yoktur.
إِنَّمَا الحَيَاةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَإِن تُؤْمِنُوا وَتَتَّقُوا يُؤْتِكُمْ أُجُورَكُمْ وَلَا يَسْأَلْكُمْ أَمْوَالَكُمْ
Muhammed (S.A.V) Suresi ayet 36
Bileseniz ki; dünya hayatı fanidir, zaildir. Sıratı zevalında (yolun sonunda) la’biyat (bir kere oynanan) ve lehviyata (nefsani eğlencelere) benzer. Ahiret ise; hayati bakiyedir. Tercihiniz baki olan hayati ebedi olmalıdır. Siz âdem zade insanlar Muhammed’e nazil olmuş kitabi mukaddesei ilahiyemize inanıp, iman ederseniz takva ile imrarı hayat ederseniz, yani memnuati ilahiyemizden hakkıyla sakınıp, içtinap ederek (uzak kalarak) küçük büyük demeden. Çünkü günah ne şekilde olursa olsun, yasaklayan ki Cenab-ı Allah’tır sonsuz bir varlık ve azimüşan olarak, en büyük mabudi hakiki hâkimi mutlak muktediri ala külli şeydir. Buna nazaren günahın küçüğü büyüğü demeden, kendini muhafaza etmek lazımdır. Bu imanla beraber gerçek olarak, muttaki olup, vetteku hakka tukatihiye dikkat edip, devam etmektir. Ve bileseniz ki Cenab-ı Allah’u Teâlâ iyiliğiniz için, büyük sevaplar veriyor. Ve zekâtı mefruzaden (farz olunan zekattan) başka, malınızı sizden sual ve talep etmiyor. O da sizler içindir.
Sureyi Muhammed (s.a.v) hitam buldu. İnşallahu Teâlâ fetih süresine başlangıç yapacağız. Bi iznihi Teâlâ.
Bediûzzaman Said Nursi Talebelerinden Fakih Şükrü zâde
Muhammed Nuri ÇELİK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder