9 Nis 2010

MEÂRİC SURESİ


MEÂRİC SURESİ

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيمِ
تَعْرُجُ الْمَلَائِكَةُ وَالرُّوحُ إِلَيْهِ فِي يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ
Meâric Suresi ayet 4

Allah’u Teâlâ meleklerin ne kadar seriüsseir (hızlı) olduğundan haber verip ve buyuruyor ki: ‘Rahmet melekleri cibrili emin dâhil olmak suretiyle, dünyanın elli bin senesine muadil yolculuğu bir günde katî’ ederler. Bu ahiret günüdür. İbni Abbas’ın rivayetine nazaran kâfirlerin üzerine o kadar uzun görünüyor ki kıyametin bir günü onlara elli bin sene kadar uzun oluyor dünya senesi olarak. Velâkin secde süresinde fi yevmin kane mekdaruhu el fesenetin buyurmuştur. Yani kıyamette mevakil (duracak yer) ile mevatin (oturulacak yerler) vardır. Yani elli mevtin ve mevkıf (duracak) yer vardır. Her birisinde bin sene müddet durma zamanı vardır. Olur elli bin sene. Secde süresinde bir mevkıfı  yalnız gaye edilmiş olduğundan, öylece zikir etmiştir. İşte kâfirlerinin üzerinde bütün elli sene yani elli mevtin (durak) tamamen durmalarına mehaldir. Ama müminler için öyle değildir. Öyle hafiftir ki bir vakit namazı mefrudeyi kılmak kadardır. Belki daha da hafif olabilir ki belki hatıf (şimşek) gibidir. Yani müminler şimşek çakarcasına haşırdan sırat köprüsünden Allah’u Teala’nın izni ilahiyesinin üzerine geçip, makamlarına varırlar. Fakat ehli kebair ki tövbe ile gitmişlerdir. Onlar biraz teenide (ihtiyatta) bulunabilir ki şefaate nail olup, öyle geçerlerdir.

فَاصْبِرْ صَبْرًا جَمِيلًا
  Meâric Suresi ayet 5


إِنَّهُمْ يَرَوْنَهُ بَعِيدًا
Meâric Suresi ayet 6

وَنَرَاهُ قَرِيبًا
Meâric Suresi ayet 7

يَوْمَ تَكُونُ السَّمَاء كَالْمُهْلِ
Meâric Suresi ayet 8

وَتَكُونُ الْجِبَالُ كَالْعِهْنِ
Meâric Suresi ayet 9 

وَلَا يَسْأَلُ حَمِيمٌ حَمِيمًا
Meâric Suresi ayet 10


يُبَصَّرُونَهُمْ يَوَدُّ الْمُجْرِمُ لَوْ يَفْتَدِي مِنْ عَذَابِ يَوْمِئِذٍ بِبَنِيهِ
 
Meâric Suresi ayet 11

وَصَاحِبَتِهِ وَأَخِيهِ
Meâric Suresi ayet 12

وَفَصِيلَتِهِ الَّتِي تُؤْويهِ
Meâric Suresi ayet 13


وَمَن فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا ثُمَّ يُنجِيهِ
Meâric Suresi ayet 14


Cenab-ı Allah’u Teâlâ Hz. Peygamber Efendimize teselli vermek suretiyle buyuruyor ki: 

Ey nebiyim Muhammed (s.a.v)!
Sen sabır eyle. Onların sana verdikleri istihza (alay) yoluyla eza ve cefalarına onlar o yevmi hesabı uzak görüyorlar. Ama indi ilahiyemizde çok yakındır. Kullu atın kariybun sırrınca yani gelecek her şey yakındır demektir. Öyle bir gün gelecektir ki evet öyle bir gün gelecektir ki; gezegenler su haline girerler. Dağlar havada uçuşurlar hallaç pamuğu gibi, kimse kimseyi sormaz. Dostluk, hısım, akraba bağı çözülür. Baba evladı, evlat babayı görüp, tanıdığı halde sahiplik edemez. Herkes nefsinin derdine düşür. Nasıl kurtulunabilir diye. Mücrim olan ehli küfür arz eder ki oğlu ile hanımıyla kardeşiyle torunuyla ve tamami teallukatıyla (sevdikleriyle) hatta dünya içindekileriyle beraber onun olup, tasarrufat hakkı da ona verip, Allah’u Teala’nın ona gösterdiği makamındaki azaba bunu bedel ve fitye olarak verip, o azaptan kurtulsun.

كَلَّا إِنَّهَا لَظَى
Meâric Suresi ayet 15

Hayır hayır! Böylesi bir bedel ve yahut fitye kabulu ilahi olmaz. Çünkü dünyada iken bunu inkâr ederdi. Elbette tadacaktır bugün bu azabın tadını.

وَالَّذِينَ هُمْ لِأَمَانَاتِهِمْ وَعَهْدِهِمْ رَاعُونَ
Meâric Suresi ayet 32

وَالَّذِينَ هُم بِشَهَادَاتِهِمْ قَائِمُونَ
Meâric Suresi ayet 33 

وَالَّذِينَ هُمْ عَلَى صَلَاتِهِمْ يُحَافِظُونَ
Meâric Suresi ayet 34 

أُوْلَئِكَ فِي جَنَّاتٍ مُّكْرَمُونَ
Meâric Suresi ayet 35 


     Evet, o insanlar ki mümin olarak, onlara teslim olmuş olan emanete ve verdikleri sözlerine riayat ederek, hukuku muhafaza ederler. O müminler ki onların indinde bulunan şahitlikleri garipleri de olsa bile inkar etmeyip, hakkıyla ifa ederler. O müminler ki namazlarını vaktiyle eda ederek, hukukuna riayet edip, muhafız olurlar. İşte bunlardır ki cennet makamlarında ikram görürler. Bu sıfatı aliyeye mütessif olanlardır ki çeşit çeşit ilahi nimetleriyle müteneim olup (nimetlenerek), ikramı ilahiyeye mazhar olacaklardır. Her kim olursa olsun, yani erkek, kadın, genç, ihtiyar fark etmeksizin böylesi bir sıfatı mücelleya yani yüksek sıfata layık görünürse, yani emanete riayet ehda vefa şehadete kaim namaza hafız yasaklardan da uzak, yani yalandan, nemimelikten (laf taşımaktan) uzak, iftiradan, gıybetten, şehadeti zurdan (yalancı şahitlikten), içkiden, kumardan, ırza tecavüzden, rüşvetten, çeşidi ne olursa olsun, fuhşiyattan ve gayri hakkın kan dökmekten, bütün varlıkların hukuklarına tecavüz etmekten, kendine çeki düzen verirse; elbette bu ikrama layık olur.

Bediûzzaman Said Nursi Talebelerinden Fakih Şükrü zâde
Muhammed Nuri ÇELİK


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

E=mc2 ?

Güneş Sistemi

Güneş Sistemi
Üstteki resimle bu resim arasındaki benzerliği farketmişsinizdir Güneş Sistemi de diğer sistemlerle birlikte bir merkez etrafında dönmektedir. Ancak biz henüz bunu keşfedemediğimizden bu sözün bilimsel bir dayanağı yoktur.

Cevşen