9 Nis 2010

(ĞAFİR) MÜ’MİN SURESİ


(ĞAFİR) MÜ’MİN SURESİ

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيمِ
الَّذِينَ يَحْمِلُونَ الْعَرْشَ وَمَنْ حَوْلَهُ يُسَبِّحُونَ بِحَمْدِ رَبِّهِمْ وَيُؤْمِنُونَ بِهِ وَيَسْتَغْفِرُونَ لِلَّذِينَ آمَنُوا رَبَّنَا وَسِعْتَ كُلَّ شَيْءٍ رَّحْمَةً وَعِلْمًا فَاغْفِرْ لِلَّذِينَ تَابُوا وَاتَّبَعُوا سَبِيلَكَ وَقِهِمْ عَذَابَ الْجَحِيمِ

Gafir (Mü’min) Suresi ayet 7

رَبَّنَا وَأَدْخِلْهُمْ جَنَّاتِ عَدْنٍ الَّتِي وَعَدتَّهُم وَمَن صَلَحَ مِنْ آبَائِهِمْ وَأَزْوَاجِهِمْ وَذُرِّيَّاتِهِمْ إِنَّكَ أَنتَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ

Gafir (Mü’min) Suresi ayet 8

وَقِهِمُ السَّيِّئَاتِ وَمَن تَقِ السَّيِّئَاتِ يَوْمَئِذٍ فَقَدْ رَحِمْتَهُ وَذَلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ

Gafir (Mü’min) Suresi ayet 9

Cenab-ı Vahid-ül Ehad Bari Teâlâ burada mühim bir beyyinatı ibadına bildiriyor. Ey ibadiye salihüm! (salih kullarım) Bileseniz ki, hameletul arş olan (arşı taşıyan) melekler ve arşın etrafında bulunan cümle melekler, vahidi mutlakın vücudunu tasdik ederek tenzihte daimdirler.
Allah’ın bir olduğuna iman etmeleriyle beraber, müminlerin günahlarının bağışlaması için niyazda bulunup ey bizim Rabb’imiz rahmetin ve ilmin her şeye ehate etmiştir. Tövbe edip gösterdiğin yola mutebaât eyleyerek, Salih amel işleyenleri azabı cehennemde koru, ey Rabbimiz, onları o cennatül adin ki onlara söz vermişsin ithal eyle.
Onlarla beraber ameli salihi işleyen babaları, evlatları da ithal eyle. Sen aziz ve hâkimsin. Ey Rabbimiz onları kötü söz ve kötü fiil ve rıdayı ilahiyesine muhalefet olanlardan koru. Her kimi muhafaza edersen elbette rahmetinle etmişsin. Ancak büyük kurtuluş budur.

وَقَالَ الَّذِينَ فِي النَّارِ لِخَزَنَةِ جَهَنَّمَ ادْعُوا رَبَّكُمْ يُخَفِّفْ عَنَّا يَوْمًا مِّنَ الْعَذَابِ

Gafir (Mü’min) Suresi ayet 49

قَالُوا أَوَلَمْ تَكُ تَأْتِيكُمْ رُسُلُكُم بِالْبَيِّنَاتِ قَالُوا بَلَى قَالُوا فَادْعُوا وَمَا دُعَاء الْكَافِرِينَ إِلَّا فِي ضَلَالٍ

Gafir (Mü’min) Suresi ayet 50

إِنَّا لَنَنصُرُ رُسُلَنَا وَالَّذِينَ آمَنُوا فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيَوْمَ يَقُومُ الْأَشْهَادُ

Gafir (Mü’min) Suresi ayet 51

يَوْمَ لَا يَنفَعُ الظَّالِمِينَ مَعْذِرَتُهُمْ وَلَهُمُ اللَّعْنَةُ وَلَهُمْ سُوءُ الدَّارِ

Gafir (Mü’min) Suresi ayet 52

Evet, ehli cehennem, cehennemde iken dehşet verici olan azaba dayanamayınca, cehennemdeki görevlilere yalvarıp dediler: Sizleri görevlendiren Rabb’ineze haber verin. Yalnız bir gün olsun dahi azabımızı hafifleşsin. İhanet (tahkir) ile tepki göstererek cevaben dediler ki: Sizler değildiniz ki bunca peygamberler gelip, sizlere tebliği emri ilahiyede bulundular. Ne fayda ki sizler de onları tekzip ettiniz. Ve inkârı Hak ettiniz. Binaen ala zalik siz talep ettiniz. Maalesef talepleri hebadır. Velâkin Cenab-ı Allah’u Teâlâ, ancak gönderdiği peygamberlere ve mümin olan kullarına yardımcıdır. Hem dünyada ve hem de mahkemeyi Kübra-yi ilahiyede öyle bir günde yardımcı olur ki, o günde nefsine zülüm etmiş hiçbir zalimin mazereti kabulü ilahi olmaz. Çünkü Cenab-ı Allah’u Teâlâ , hem onlara lanet okumuş ve hem de onlara en kötü makam vereceğine vaidi şedidte bulunmuş. İnnellahe la yuhliful miad. Cenab-ı Allah sözünde sabittir. Ve verdiği sözünde muhalefet göstermez. 

وَمَا يَسْتَوِي الْأَعْمَى وَالْبَصِيرُ وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَلَا الْمُسِيءُ قَلِيلًا مَّا تَتَذَكَّرُونَ

Gafir (Mü’min) Suresi ayet 58

إِنَّ السَّاعَةَ لَآتِيَةٌ لَّا رَيْبَ فِيهَا وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يُؤْمِنُونَ

Gafir (Mü’min) Suresi ayet 59

وَقَالَ رَبُّكُمُ ادْعُونِي أَسْتَجِبْ لَكُمْ إِنَّ الَّذِينَ يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَتِي سَيَدْخُلُونَ جَهَنَّمَ دَاخِرِينَ

Gafir (Mü’min) Suresi ayet 60

Evet, Cenab-ı Allah’u Teâlâ’yı bilip, inanıp iman ederek hakkı gören ile küfrü kabul eden, evamiri ilahiyeden yüzünü çeviren, vesene, seneme, puta tapıp, tağuta ibadet edenlerle bir olur mu? Hâşâ ki bir olsun. Ameli salihi işleyip Allah’ın rızasına muvaffak bir şekilde hareke edenle, kötü ahlaklı fuhşiyatı işleyenlerle bir olur mu? Hâşâ ki bir olsun. Bilsinler ki, kıyamet günü yakındır. Herkes ettiğiyle baş başa kalıp muhasebeye o günde çekilecektir. Ama ne fayda ki, ekseri nasın iman etmeyen kişilerdir. Evet, Cenab-ı Allah’u Teâlâ buyuruyor ki: Ey müminler! Benden talep ediniz. Muhtaç olduğunuzu bila tereddüt isteyiniz elbette ki size cevap verilecektir. Ama her kim bana ibadet etmekten istinkâf ederek (kabul etmeyerek) yüzünü çevirirse o bilsin ki münafık zümreleriyle narı cehennemi boylayacaktır. Zira dünyada iken kendisi buna razı olmuştur. Ve men rediye bizereri her kim zarara rıza gösterirse, fela yünzeru ileyhi ona nezeri şefkatle nazar edilemez. Hükmü icra edilir. 

اللَّهُ الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ اللَّيْلَ لِتَسْكُنُوا فِيهِ وَالنَّهَارَ مُبْصِرًا إِنَّ اللَّهَ لَذُو فَضْلٍ عَلَى النَّاسِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَشْكُرُونَ

Gafir (Mü’min) Suresi ayet 61 

ذَلِكُمُ اللَّهُ رَبُّكُمْ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ لَّا إِلَهَ إِلَّا هُوَ فَأَنَّى تُؤْفَكُونَ

Gafir (Mü’min) Suresi ayet 62

Ey âdem zade insanlar! Biliyor musunuz ki?
O Yüce Mevla’mızdır ki, sizlere geceyi mehalli sükûn yaratmıştır. Gündüzü de ziyadar yaratarak mehalli maişetiniz olsun diye yaratmıştır. İşte insanlara fezli ilahiyeden ihsan etmiştir. Velâkin insanlar, Allah’u Teâlâ’nın verdiği bu nimete karşı şükürleri olamıyor. Sebebine gelince, nimete göre ibadetleri olmuyor. Bilsinler ki, O Yüce Mevla’dır ki her şeyi kudreti ilahiyesiyle icat etmiştir. Ondan başka mabudu hakiki bulunmadığı gibi ibadete layık da ancak O’dur. Neden insanlar nankörlük ederek, delaletten nuri ilahiyeye dönmezler? Neden inkârı nimette bulunup küfrü tercih ederler? Ve tehdit varı bir cümleyle Cenab-ı Allah’u Teâlâ buyuruyor ki: fe ennatü fekune ileh.
Evet, bunca nimete karşı, inkâr ve isyan küfür mütemerridlik (inatçılık) ve gayri meşruiyet mi lazımdır? İttihaz ettikleri mabudi batilileri olan hangi senemleri, hangi vesenleri, hangi tağudları ve hangi putları bu kadar nimeti giranbahayı (çok kıymetli nimetleri) verebilmiştir? Mea haza o camid (cansız), o ruhsuz, o şuursuz, o harekesiz olan şeytani mahsuliyetten başka ne olabilir? Nidamet günü gelecek ama ne fayda. 

اللَّهُ الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ الْأَرْضَ قَرَارًا وَالسَّمَاء بِنَاء وَصَوَّرَكُمْ فَأَحْسَنَ صُوَرَكُمْ وَرَزَقَكُم مِّنَ الطَّيِّبَاتِ ذَلِكُمُ اللَّهُ رَبُّكُمْ فَتَبَارَكَ اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ

Gafir (Mü’min) Suresi ayet 64

Evet, O Yüce Mevla’dır ki, hem hayatta ve hem de ölümde yeri sizler için mehalli istikrar etmiştir. Ve sizleri en güzel şekilde yaratmıştır. Ve en iyi ve güzel ve leziz teaları siz insanlara layık görüp nasip etmiştir. İşte şanı Yüce Allah’u Teâlâ Rabb’iniz budur. Bir kere dikkat ediniz, herhangi bir hayvanın şeklinde sizleri yaratsaydı ve sizler de ağzınızla yiyeceklerinizi yerde toplasaydınız ne yapabilirdiniz ki? O şekilde yaratılmışlar ne yaptılar ki sizler ne yapasınız? Maalesef itiraz bile edemeyecektiniz.

هُوَ الْحَيُّ لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ فَادْعُوهُ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Gafir (Mü’min) Suresi ayet 65

Evet, bileseniz ki, hayyi baki ancak O’dur. Ondan başka ilah yoktur. Şeriksiz bila ortak onu çağırınız. Elbette cevabınızı O verecektir.


هُوَ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن تُرَابٍ ثُمَّ مِن نُّطْفَةٍ ثُمَّ مِنْ عَلَقَةٍ ثُمَّ يُخْرِجُكُمْ طِفْلًا ثُمَّ لِتَبْلُغُوا أَشُدَّكُمْ ثُمَّ لِتَكُونُوا شُيُوخًا وَمِنكُم مَّن يُتَوَفَّى مِن قَبْلُ وَلِتَبْلُغُوا أَجَلًا مُّسَمًّى وَلَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ

Gafir (Mü’min) Suresi ayet 67

O Yüce Mevla’dır ki, sizleri topraktan yarattı sonra bir damla sudan yarattı sonra pıhtılaşıp et kemik diye can verip tıfıl olarak dünyaya çıkardı. Her birisi müddeti mev’udede vefat etti. Evet, geçmiş bu ayetlerde Cenab-ı Allah’u Teâlâ şunları insanlara beyan ediyor ki; insanlar teakul (akıl) ederek iz’anla (anlayışla) bilsinler ki bu sıfatlara sahip olan zat, ancak ulûhiyete, ubudiyete o layıktır. Çünkü böylesi bir kudreti kâmile sahip olmayan birisi, sureti katiyede ma’bud olamaz. Mevcudatın tesbihine, tenzihine, takdisine layık olamaz. Ve diğer yanda hayvanlara ve insanlara böyle bir şekli bedi’de (benzersiz üstün şekilde) halk etmesi ancak Allah’a mahsustur. Gökde ve yerde izdivaçları münasebetinde rızklandırmak ancak O’nun şanıdır. Zira bu tedbir bu rızklandırma, bu hayat verme, bu harekesi kema yeliku bihi yani layıkıyla nimetlerini ihsan eylemesi ve idameyi hayata bulunmak ancak ve ancak o mütasarrifi hakikeye has ve mahsusutur. Hiç bir mabud ittihaz edilmiş senem, vesen, put, tağut kendilerini idare etmedikleri gibi başkalarının tedbir ve terbiyelerini de ifa edemezler. Ancak bu guruhi dalin şeytani bir fikirle, vesveseyi nefse tabi olup malholyayı (Mal i hulya) (boş hayaller, vesvese) batıleye mutebaât eyleyerek, tariki müstakimden çıkıp rahi hidayeti kayıp ederek, melun iblisin peşine giderek, narı cehenneme layıkıyla gerektireni yaparak hasire dünya vel ahire hükmüne girmişlerdir.

Bediûzzaman Said Nursi Talebelerinden Fakih Şükrü zâde
Muhammed Nuri ÇELİK


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

E=mc2 ?

Güneş Sistemi

Güneş Sistemi
Üstteki resimle bu resim arasındaki benzerliği farketmişsinizdir Güneş Sistemi de diğer sistemlerle birlikte bir merkez etrafında dönmektedir. Ancak biz henüz bunu keşfedemediğimizden bu sözün bilimsel bir dayanağı yoktur.

Cevşen