9 Nis 2010

MÜCÂDELE SURESİ


MÜCÂDELE SURESİ


بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيمِ

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا تَنَاجَيْتُمْ فَلَا تَتَنَاجَوْا بِالْإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَمَعْصِيَتِ الرَّسُولِ وَتَنَاجَوْا بِالْبِرِّ وَالتَّقْوَى وَاتَّقُوا اللَّهَ الَّذِي إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ

Mücâdele Suresi ayet 9

     Evet, Cenab-ı Allah’u Teâlâ bu ayeti kerimde bir nevi istişarı (konuşmayı) imaen beyan eder. Buyuruyor ki: ‘Ey iman edenler aranızda konuşurken sakın sizleri utandıracak sözlerle konuşmayın. Ve bir birinizi başkalarına düşmanlık etmeye teşvik etmeyin. Resul’ün getirisinden harice çıkmayın. Aranızdaki mübahase (konuşma) iyiliği getirip takva ile olsun ki Allah’u Teâlâ’nın rızasını ve hoşnutluğunu kazanmış olasınız. Allah’tan korkunuz, evamiri ilahiyeyi ifa ediniz. Memnuati ilahiyeden içtinap ediniz. Bilesiniz ki huzuru ilahiyede toplanacaksınız.

إِنَّمَا النَّجْوَى مِنَ الشَّيْطَانِ لِيَحْزُنَ الَّذِينَ آمَنُوا وَلَيْسَ بِضَارِّهِمْ شَيْئًا إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ

Mücâdele Suresi ayet 10

     Evet, yani günah kazandıracak olan mübaheseler şeytanın vesveselerinden gelir ki müminler mahzun ve mahçup olsunlar. Hâlbuki müminlere zararları olmaz. Ancak Cenab-ı Allah’u Teâlâ iradeyi mederret (zarar irade) ederse olur. Yani mümin olan kişiler Allah’a ve O’nun Resul’üne karşı sadık ve doğru kaldıkları müddetçe mederreti (zararı) görmezler. Ne zaman sadakati buldularsa o zaman el cezaul min cinsil amel sırrınca cezai sezalarını (layıklarını) görürler. Müminler Allah’a mütevekkilen, sadıkan ifayı evamiri ilahiyeye sa’i (gayret) etsinler. 

أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ تَوَلَّوْا قَوْمًا غَضِبَ اللَّهُ عَلَيْهِم مَّا هُم مِّنكُمْ وَلَا مِنْهُمْ وَيَحْلِفُونَ عَلَى الْكَذِبِ وَهُمْ يَعْلَمُونَ

Mücâdele Suresi ayet 14

أَعَدَّ اللَّهُ لَهُمْ عَذَابًا شَدِيدًا إِنَّهُمْ سَاء مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ

Mücâdele Suresi ayet 15

     Ey nebiyim Muhammed! Cayi teacüp değil midir ki o münafıklar ki bildikleri halde yani işledikleri iğrenç sözleri kabih (çirkin), fitneengiz (fitne sebebi) olduğunu bilip sizlere yemini kazibeleriyle (yalan yeminleriyle) gelerek yemin edip biz sizlerdeniz derler. Hâlbuki mağdubi ilahi (ilahi gazaba uğramış) olarak bir kavme dostluk edip muameleyi hasenede bulunup sonra ben Allah’ımı severim, emirlerini ifa ederim demesi yalanın ta kendisidir. Vasfı yani unvanı ise münafıklıktır. “Müzebzebine beyne zalike la ila ha ülai ve la ila ha ülai” hükmüne dâhildir. Yani ne Müslim ve ne de gayri Müslim’dirler. Belki mebtunul küfür bir cisseyi habisedirler, bir cifeyi necisedirler. İşte bunlar için incitici , dehşet verici azap vardır. Ne kötüdür onların işledikleri amel ki onları narı cehenneme müstahak etmiştir.

اتَّخَذُوا أَيْمَانَهُمْ جُنَّةً فَصَدُّوا عَن سَبِيلِ اللَّهِ فَلَهُمْ عَذَابٌ مُّهِينٌ

Mücâdele Suresi ayet 16

       Evet, onlar yemini kazipleri kalkan kullanarak, o yemini kazibenin gölgesine girerek, Allah’ın yolundan çıkıp Resulullah’ı o yalanlarıyla kandırıp devam ettiler. Ama Cenab-ı Allah’u Teâlâ foyalarını aşikâra çıkararak Resul’üne harfiyen bildirdi. Ve onlar için tehkir (hakir) edici azabı cehennem hazır olduğunu Resul’üne tamamen bildirdi.

لَن تُغْنِيَ عَنْهُمْ أَمْوَالُهُمْ وَلَا أَوْلَادُهُم مِّنَ اللَّهِ شَيْئًا أُوْلَئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ

Mücâdele Suresi ayet 17 

اسْتَحْوَذَ عَلَيْهِمُ الشَّيْطَانُ فَأَنسَاهُمْ ذِكْرَ اللَّهِ أُوْلَئِكَ حِزْبُ الشَّيْطَانِ أَلَا إِنَّ حِزْبَ الشَّيْطَانِ هُمُ الْخَاسِرُونَ

Mücâdele Suresi ayet 19 

إِنَّ الَّذِينَ يُحَادُّونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ أُوْلَئِكَ فِي الأَذَلِّينَ

Mücâdele Suresi ayet 20

     Evet, ruzi mahşerde ismi geçen guruhi münafığına mal ile evlatları fayda vereceği olmadığı, Allah’ın verdiği azabından kurtuluşları mümkün olmadığı gibi ebedi olarak narı cehennemde kalacakları şüphesizdir. Şeytan aleyhi lane kalplerine galabe ederek, Allah’a ibadet etmeyi onlara unutturmuştur. İşte şeytanın tarafgirleri bunlardır. Bileseniz ki hizbuşeyatin (şeytana uyanlar) hüsran diderler. (görürler) bileseniz ki Allah’a ve Resulüne karşı memnuatları (yasak şeyleri) kullanıp, adet haline getirip ilanı harp edenler rezil ve perişan bir halde rahmeti ilahiyeden uzaktırlar. Onlar için rahmeti ilahiyenin yolu kapanmıştır, bilsinler.


لَا تَجِدُ قَوْمًا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ يُوَادُّونَ مَنْ حَادَّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَلَوْ كَانُوا آبَاءهُمْ أَوْ أَبْنَاءهُمْ أَوْ إِخْوَانَهُمْ أَوْ عَشِيرَتَهُمْ أُوْلَئِكَ كَتَبَ فِي قُلُوبِهِمُ الْإِيمَانَ وَأَيَّدَهُم بِرُوحٍ مِّنْهُ وَيُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ أُوْلَئِكَ حِزْبُ اللَّهِ أَلَا إِنَّ حِزْبَ اللَّهِ هُمُ الْمُفْلِحُونَ


Mücâdele Suresi ayet 22

     Evet, bu ayeti kerim son derece mühimdir. Allah’u Teâlâ buyuruyor ki: ‘Her kim olursa olsun Allah ve Allah’ın Resul’üne karşı terki evamir (emirlerini terk) ederek ilanı harpte bulunan kişiye sevgi, saygı göstermek gayri kabildir. Zira Cenab-ı Allah’u Teâlâ buyuruyor ki: ‘Allah’a ve Allah’ın Resul’üne ve yevmi ahirete imanı var olan kişiler Allah’ın buyruklarını ifa etmeyen şahıslara meyli muhabbet etmezler. Sevgi, saygı duymazlar.
Her ne kadar hariçte kalanlar guruhi müfsidin babaları da olsalar, çocukları da olsalar kavim ve aşiretleri de olsalar.’
      Evet, işte böylesi dinde sabitil kıdem olan kişilerdir ki kalplerinden nuri iman temerküz ederek (birikerek), tarafı ilahiyeden yerleşmiştir. Evet, bunlardır ki Allah’u Teâlâ’dan te’yid (destek görmüş) ve takviye edilmişlerdir. Bunlardır ki ebedi olarak cennet makamlarında mütelezizzane (lezzet alarak) kalacaklardır. Allah’u Teâlâ bunlardan razı olduğu gibi onları da memnun etmiştir. Ve onlar da Allah’ın verdiği mükâfatından razı olmuşlardır. Bilesiniz ki Hizbullah bunlardır. Çünkü bu guruhi müminlere Allah’ın emri doğrultusunda Allah’ın sevgisi Resullullah’ın mütebaati Kuran’a uyum sağlaması öyle bir şekilde yer tutmuş ki baba sevgisi, evlat sevgisi, makam sevgisi, kavim ve aşiret sevgisi, hiçe iner yok olup hebaen gider. Bundardır ki Cenab-ı Allah’u Teâlâ böylesi müminleri kendine izafe ve isnad ederek buyurmuştur ki: ‘Bunlar hizbullahtırlar’ ve tekrar buyurmuştur ki: ‘Haşrın mihnetinden, (sıkıntısından) cehennemin azabından kurtulan ancak bunlardır.’ Çünkü bunlar her şeyden ziyade Allah’u Teâlâ’yı severler, demektir.

Bediûzzaman Said Nursi Talebelerinden Fakih Şükrü zâde
Muhammed Nuri ÇELİK





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

E=mc2 ?

Güneş Sistemi

Güneş Sistemi
Üstteki resimle bu resim arasındaki benzerliği farketmişsinizdir Güneş Sistemi de diğer sistemlerle birlikte bir merkez etrafında dönmektedir. Ancak biz henüz bunu keşfedemediğimizden bu sözün bilimsel bir dayanağı yoktur.

Cevşen