9 Nis 2010

ANKEBÛT SURESİ


ANKEBÛT SURESİ


بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِ
الم

Ankebût Suresi ayet 1

أَحَسِبَ النَّاسُ أَن يُتْرَكُوا أَن يَقُولُوا آمَنَّا وَهُمْ لَا يُفْتَنُونَ
  
Ankebût Suresi ayet 2

Acaba lisanlarıyla iman edenler zannediyorlar mı ki Cenab-ı Allah’u Teâlâ onları imtihan etmez. Hayır, Cenab-ı Allah’u Zülcelâl bildiği gibi onları imtihan eder. Ta ki gerçek iman eden ile mebtunul küfür olan zümreyi münafığın biri birinden ayrılsın. Hâşâ ki imtihanı terk etsin. Müslüman ile münafık biri birinden temyiz edilmesin.
Em yehsebune en la yuferrika beynehum şetane ma beynehuma fe haza zennun la yufidul yakine
Acaba o guruhi münafığın zannediyorlar mı ki Cenab-ı Allah’u Teâlâ onlar ile Müslümanların arasını fark etmez? Bu çok uzak bir emeli fasidedir. Bu emeli fasit elbette yekini (şüphesizliği) ifade etmez.

أَمْ حَسِبَ الَّذِينَ يَعْمَلُونَ السَّيِّئَاتِ أَن يَسْبِقُونَا سَاء مَا يَحْكُمُونَ

Ankebût Suresi ayet 4

Evet, ahlaki zemimede bulunan kişiler zannediyorlar mı ki azabı ilahiyemizden kaçıp kurtulacaklardır? Ne kötüdür bu suizanları ki onları Allah’ın ifayı emirden birun bırakmışlardır.


مَن كَانَ يَرْجُو لِقَاء اللَّهِ فَإِنَّ أَجَلَ اللَّهِ لَآتٍ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ

Ankebût Suresi ayet 5

Evet, her kim Cenab-ı Allah’ın huzuru ilahiyesini arzu ediyorsa elbette ki likayi huzuru ilahi yakındır.Ve küllü atın karibun kaidesine dayalı olarak bir gün gelecektir ki İsrafil sura üfürür mezardan haşre, haşirden de rabbi zül intikama hesap vermeye devamı ala’taacül denilecektir.Evet, Cenab-ı Allah’u Teâlâ kulların sözlerini işitip ve mükâfat ile ceza verir. 

وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لِلَّذِينَ آمَنُوا اتَّبِعُوا سَبِيلَنَا وَلْنَحْمِلْ خَطَايَاكُمْ وَمَا هُم بِحَامِلِينَ مِنْ خَطَايَاهُم مِّن شَيْءٍ إِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ

Ankebût Suresi ayet 12

Evet, kâfirler müminlere hitaben diyorlar ki:
Ey müminler siz de bizim gibi inkâr ederek dininizi tergeyiniz. Ve dinimize tabi olunuz. Şayet orada bir azaba varsanız o da bize olsun. Hâlbuki onlar yalan söyleyip teahud ederler. Kimse kimsenin günahını hamil olamaz. Herkes kendi ettiğinden mesuldür. Mistaki ise ve la teziru vaziretün vizra uhra ayeti kerimdir.

وَالَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِ اللَّهِ وَلِقَائِهِ أُوْلَئِكَ يَئِسُوا مِن رَّحْمَتِي وَأُوْلَئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ
Ankebût Suresi ayet 23

O kâfirler ki Ayeti Kuran’iyemizi tekzip ederek inkâra kalkıştılar. O kâfirler ki yevmi ahireti ve yevmi hesabı inkâr ettiler. İşte bunlardır ki Rahmet-i ilahiyemizden mahrum kalmışlardır. Ve onlar için incitici mûlüm azap vardır.

مَثَلُ الَّذِينَ اتَّخَذُوا مِن دُونِ اللَّهِ أَوْلِيَاء كَمَثَلِ الْعَنكَبُوتِ اتَّخَذَتْ بَيْتًا وَإِنَّ أَوْهَنَ الْبُيُوتِ لَبَيْتُ الْعَنكَبُوتِ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ

Ankebût Suresi ayet 41

O insanlar ki; seneme, puta, vesene veya tağuta her ne olursa olsun ibadet ederler. Onlar örümceğe benzerler. Nasıl ki örümceğin ağı ne soğuktan ve ne de sıcaktan muhafaza etmez. Bunun gibi mabutları da onlara fayda vermez. Ve cehennem azabından kurtaramaz.

اتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَأَقِمِ الصَّلَاةَ إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ

Ankebût Suresi ayet 45

Evet, burada her ne kadar hitabı ilahi Muhammed Resul’e (s.a.s) ise velâkin bu hitabı ilahi bütün ümmetine şamildir. Zira Cenab-ı Allah’ın adatı hümayunu öyle iktida eder. Hâşâ ki Muhammed-ül Nebi (a.s) gaflete dalarak ifayı emri ilahiyeden bi haber olsun da Mevla’yı Mutaal da onu ikaz şeklinde mehalli hitaba almış olsun. Evet, manayı ayet şöyle olsa gerek vallahu âlemi bi muradihi.
         Ey Nebiyim sana gönderilen Kuran-ı Mübin kitabi ilahiyemizi kıraat eyle. Ve namazını erkânıyla, adabıyla, icratıyla, eşratıyla devam üzere kıl. Çünkü namaz dinin direği ve temel şartıdır. Ve bütün ibadetlerin başı mesabesindedir. Ve muhakkak bileseniz ki namaz kılmayanların diğer ibadet ve mehasinleri de hebadır. Çünkü bê namaza irtidat hükmü vardır. Evet, namaz sahibini bütün fuhşiyattan ve münkirattan alı koyar. Ama böyle namazın şartları var ki terk edilmesin. Adabıyla, huşuyla, ezkarıyla yani Allah’ın büyüklüğünü derhatır tutacaktır. Namazda okuduklarını tefekkür ederek kimin huzurunda bulunduğunu unutmayacaktır. Evet, şahıs mütefekkirin bilecektir ki Cenab-ı Allah’ın azameti büyüklüğü her şeyin üstündedir. Bütün emir ve idaresinde Cenab-ı Allah’ın Şuunat-i ilahiyesini derhatır edecektir. Ve bilecek ki Cenab-ı Allah’u Teâlâ, insanların gizli ve aşikârı ve aşikâr sözlü ve fiilli bütün malholya ile icraatlarından haberdardır. Allah’a karşı gizli, saklı herhangi bir şeyi yoktur. Evet, namazda üç haslet vardır. İhlâs, haşiyet ve zikrullah.
İhlâs; emri bil ma’rufu hatırlatır.
Haşiyet (korku); nehiy anil münkeri hatırlatır.
Zikrullah; Kur’an’ı hatırlatır ki Kur’an amiri bil mağruftur. Nehyi anil münkerdir. Müzkiri Şuunat-ı ilahiyedir. Bir namazda bunlarda herhangi birisi bulunmazsa o namaza hakiki namaz denilemez. Diğer taraftan oruç, hac, zekât ve namaz birbirine bağlı olarak erkânı İslâm’iyedendirler. Bunların herhangi birisinin terki sahibinin mürtet olduğuna (dinden çıkmasına) sebep olacaktır. Evet, haccın ifa edecek şartları zekâtın verilecek şartları orucun ifa edilecek şartları namazın ifa edilecek şartları mevcut olduktan sonra ruhsati şeriye olmayınca tergeyişleri sahibinin sebebi küfür ve irtidadır (dinden çıkma) Sebeplerin beyanı; bir insanın malı olup ihtiyacı asliyesinden fazla olan mal haddi nisaba kavuşmuş ise; mükellef olduğu halde zekâtını vermezse bil ihtiyar olarak mürtet olmuş olur. Devri Ebu Bekir Sıddık’ın misali gibi…
Ve hac ferizesi mucibi ifası bulunup herhangi bir mani bulunmadığı takdirde bil ihtiyar ifayı hac etmeyen kişinin irtida da gireceği hadislerle sabittir.Orucun ifayı ferizesi mümkün olduğundan herhangi bir mani şeride bulunmadığından bil ihtiyar orucunu bozup tutmayanlar irtida da girmeleri şüphesizdir. Namaza gelince namazın ne kadar mühim olduğunu ancak Allah’u Teâlâ bilir ki muteadid ayetlerde Cenab-ı Allah’u Teâlâ zikretmiştir. Ve nitekim ayetlere dayalı olarak (a.s) Efendimiz birkaç hadisi şeriflerinde buyurmuş ki; ‘men lem yuselli fe leyse minna’ yani namaz kılmayan bizden değildir. Diğer hadis; ‘men tereke selate mutaammiden fe kad kefere ciharen’
Yani kastı olarak namazı tergeyen aşikâr olarak kâfir oldu demektir. Bunun için Müslüman olan kişi veya kişiler kendini bilmelidirler.

وَكَذَلِكَ أَنزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ فَالَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يُؤْمِنُونَ بِهِ وَمِنْ هَؤُلَاء مَن يُؤْمِنُ بِهِ وَمَا يَجْحَدُ بِآيَاتِنَا إِلَّا الْكَافِرُونَ

Ankebût Suresi ayet 47

Ey Nebiyim Muhammed (s.a.s)!

Nasıl ki evvelki peygamberlere semavi kitap gönderdik. Sana da aynen semavi kitap göndererek bazıları inanıp iman ettiler. Abdullah Bini Selam gibi ancak inaden küfre girmişler hariçtir. Çünkü onlar küfür ve inat sebebiyle Kuran’ı kabul etmediler. Küfürden devam edip hem kendileri ve hem de diğerlerini delalete götürdüler.

بَلْ هُوَ آيَاتٌ بَيِّنَاتٌ فِي صُدُورِ الَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ وَمَا يَجْحَدُ بِآيَاتِنَا إِلَّا الظَّالِمُونَ

Ankebût Suresi ayet 49

Evet, o guruhi kâfirin suizan ettiler. ‘Semavi kitap değildir’ dediler. ‘Muhammed’in ihtiraatlarıdır’ (kendi kafasından çıkardıklarıdır). dediler. Hâşâ ki öyle ola. Belki semavi kitap olarak Muhammed’e (s.a.s) nazil olmuştur. Halka tebliğ için ve Hafizül Kuran olan ulemaların kalbinde de mahfuzdur.


قُلْ كَفَى بِاللَّهِ بَيْنِي وَبَيْنَكُمْ شَهِيدًا يَعْلَمُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَالَّذِينَ آمَنُوا بِالْبَاطِلِ وَكَفَرُوا بِاللَّهِ أُوْلَئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ

Ankebût Suresi ayet 52

Ey Nebiyim Muhammed (s.a.s)!

De ki bu harikulâde mucizat olarak ki elimde bulunur hâşâ ki benim ola. Belki ilahi bir kitaptır. Ve ulemayı dinin kalbinde de mahfuzdur. Allah’ın ayetlerini tasdik eden mümin ve etmeyen ise zalim olanlardır.

يَا عِبَادِيَ الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّ أَرْضِي وَاسِعَةٌ فَإِيَّايَ فَاعْبُدُونِ

Ankebût Suresi ayet 56

كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ ثُمَّ إِلَيْنَا تُرْجَعُونَ

Ankebût Suresi ayet 57

وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَنُبَوِّئَنَّهُم مِّنَ الْجَنَّةِ غُرَفًا تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا نِعْمَ أَجْرُ الْعَامِلِينَ

Ankebût Suresi ayet 58

الَّذِينَ صَبَرُوا وَعَلَى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ

Ankebût Suresi ayet 59


Bu bir hitabı teşriftir ki Cenab-ı Allah’u Teâlâ kullarına hicret yolu vermiştir. Evet, buyuruyor ki:
 Ey kullarım ehli küfür ve ehli zülüm içindeyken olur ki zayıf olduğunuzdan tam manasıyla izharı İslamiyet edemezsiniz. Siz zayıf müslümanlar olarak daha güzel ifayı ubudiyet edebilmek için başka bir diyara göçebilirsiniz. Ve orada daha rahat bir şekilde bana kulluk görevini yapabilirsiniz. Bileseniz ki nerede olursanız olunuz elbette ölümün tadını alacaksınız. Ba’dehu (sonra) bize dönüp huzuru ilahiyemize geleceksiniz. Ama inanıp iman edenler için cennete kasırlar vardır. Ve öylesi cennet ki ağaçları arasında leziz berrak suya sahip ırmaklar akıp ve devam etmektedir. İşte inanıp ameli salihi icra eden için ne güzel bir nimettir ki ibadet meşikatinde sabır ederek Rabbil Âlemin Allah’u Teâlâ’ya mütevekkil olarak imrarı hayat etmişlerdir.

وَمَا هَذِهِ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلَّا لَهْوٌ وَلَعِبٌ وَإِنَّ الدَّارَ الْآخِرَةَ لَهِيَ الْحَيَوَانُ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ

Ankebût Suresi ayet 64

 Evet, Cenab-ı Allah’u Teâlâ her iki dünya mabeynindeki olan farkı beyan etmek üzere buyuruyor ki:
Bu dünyanın hayatı kısadır. Çocuk mel’abasına (oyun yerine) benzer. Gurur verir. Delaleti mal eder. Ve seriül zevaldir. İîtimade itibare değmez. Velâkin ahiret hayatı ise nimetleriyle beraber sonsuzdur. Daimidir. Dünya gibi fani değildir. Zira hakiki hayat zail olmayan bir nimet ve mehalli istirahat meâl huzurdur. Akıl sahibi olan kişiler ancak daimiyi tercihen ameli salihde mudavum olurlardır. Faniyi bakiyeye tercih etmezlerdir. Ve nitekim indi ilahiyede sineğin kanadına kadar bile kıymeti yoktur. Ne güzel söylemiş şairin birisi ‘temel fil vucudi bi ayni fikrin tered dünya etdeniete kel hayali ve men fiha cemia sevfe yefna ve yebka vechurabbike zülcelali’
Evet, her kim ibret gözüyle kâinata bakarsa bir hayal gibi görür ki kâinat ve mafiha (içindekiler) ile fenaya girecektir. Ancak ve ancak Cenab-ı Zati Bari Teâlâ baki ve ebedi olarak kalacaktır. 

وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَى عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِالْحَقِّ لَمَّا جَاءهُ أَلَيْسَ فِي جَهَنَّمَ مَثْوًى لِّلْكَافِرِينَ


Ankebût Suresi ayet 68

وَالَّذِينَ جَاهَدُوا فِينَا لَنَهْدِيَنَّهُمْ سُبُلَنَا وَإِنَّ اللَّهَ لَمَعَ الْمُحْسِنِينَ

Ankebût Suresi ayet 69

Acaba nefislerine zülüm edip Allah’u Teâlâ’ya karşı iftira ederek Kuran’ı mübinin Allah’ın kelamı değildir. Diyenler hak ve hakikati tergeyiş cesaretinden bulunanlardan daha zalim kim olabilir? Acaba sanıyorlar mı ki cehennemde böylesi kâfirler için me’va (varılacak yer) ve makamı azap elim yoktur? Ve yahut bulunmazdır. Hey hat!
 Bu belki nefis ve şeytani hayali faside ve batıl onları delalete götürüp bu şeni’ (kötü) işlemlerinden dolayı cehenneme müstahak kılınmışlardır. Hafezanallahu min mekrihim âmin. Ama Allah için ve iîlayı kelimetullah için Allah’ın rızasına muvaffak bir şekilde cihanda bulunanlar ise Cenab-ı Allah’ın rızayı ilahiyesine vasıl olmuşlardır. Zira bunlar ameli salihi ve ahlakı hasenada bulunmuş olduklarından innellahe yuhibbul muhsinine vadi sübhaniyesine dâhil olmuşlardır. Anlaşılan budur ki her kim Allah için olursa Allah’u Zülcelâl da onun içindir. Allah’u Teâlâ kimler için olursa Allah’ın neyisi var ise o da onun içindir.

Bediûzzaman Said Nursi Talebelerinden 
Fakih Şükrü zâde
Muhammed Nuri ÇELİK


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

E=mc2 ?

Güneş Sistemi

Güneş Sistemi
Üstteki resimle bu resim arasındaki benzerliği farketmişsinizdir Güneş Sistemi de diğer sistemlerle birlikte bir merkez etrafında dönmektedir. Ancak biz henüz bunu keşfedemediğimizden bu sözün bilimsel bir dayanağı yoktur.

Cevşen