BÜRÛC SURESİ

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيمِ

إِنَّ الَّذِينَ فَتَنُوا الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ الْحَرِيقِ٭ إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ ذَلِكَ الْفَوْزُ الْكَبِيرُ٭

Bürûc Suresi ayet 10-11

O insanlar ki müminleri azaba verip, işkence ile öldürürler. Ve sonrada tövbe etmezlerdi. O küfür üzere de dünyadan müfaraket (ayrılırlar) ederler. İndi ilahiyede onlar için, narı cehennem vardır. Onlar nasıl dünyada iken müminleri yakarlardı. Şefkat merhamet etmezlerdi. Bu günde de onlara şefkat merhamet edilmez. Onlar, onların münasebetiyle cehennemin narıyla ihrak edilip (yakılıp), azap çekeceklerdir. Ama bu ateş onların dünya ateşine benzer değildir. Çünkü en hafifi; sekiz bin derecede devam edecektir. En şedid (şiddetli) yerleride iki yüz otuz bin derecede devam edecektir. Ama inanıp, iman ehli insanlar ise; ameli salihi işlemiş oldukları şartı ile onlara öyle cennetler vardır ki daimi olarak, işcarların (ağaçların) altında berrak, temyiz, safi içmeye hazırlanmış sular akıp gidiyor. İşte en büyük kurtuluş bu demektir. Zafer bu demektir. Zira bu taifei müminin dünyada iken çareyi hallas bulmuşlardır. İlahi yasaklardan sakınıp, evamiri ilahiyeyi hakkıyla ifa etmişlerdir. Her çeşit mehan ve meşikatte tahammül, sabır ederek, her şeyi Allah’tan geldiğini inanmışlardır. Ona göre bir mizan kurup, amel işleyip, bugün kurtulmuşlardır.

Bediûzzaman Said Nursi Talebelerinden Fakih Şükrü zâde

Muhammed Nuri ÇELİK