9 Nis 2010

İBRAHİM SURESİ


İBRAHİM SURESİ

 


بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ

الَر كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ إِلَيْكَ لِتُخْرِجَ النَّاسَ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ بِإِذْنِ رَبِّهِمْ إِلَى صِرَاطِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ

İbrahim Suresi ayet 1

Ey nebiyim Muhammed (s.a.s)!
Bilesin ki bu kitap, Kuran’ı Mübin biz azümüşan, sana inzal ettik. Senin inşaatların ve icat ettiklerin değildir. Ve inzalin sebebi şudur ki; tebliğatınla halkı zülüm ve küfür karanlığından çıkarıp, nuri imanın ışığına vasıl edesin. O nuri iman ki Allah’ın gösterdiği doğru yoldur.

الَّذِينَ يَسْتَحِبُّونَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا عَلَى الآخِرَةِ وَيَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ اللّهِ وَيَبْغُونَهَا عِوَجاً أُوْلَـئِكَ فِي ضَلاَلٍ بَعِيدٍ

İbrahim Suresi ayet 3

Evet, o kimseler ki fani olan dünyayı, baki olan ahiretin üzerine tercih ederler. Kendiler Dini Mübin-i İslami’den uzaklaştıkları gibi, halkı da dini İslam’dan uzaklaştırmaya saii ederler (çalışırlar). Arzu ederler ki; dini İslam nefislerinin havasına tabiî olsun diye böyle bir fikirle devamı hayat ederler. İşte bunlardır ki haktan ve hak yolundan bait (uzaklaşma) düşmüşlerdir. Bunların ıslahı ve tehlisi (kurtarılması) asla me’mul değildir (beklenilmemelidir).

 
وَبَرَزُواْ لِلّهِ جَمِيعاً فَقَالَ الضُّعَفَاء لِلَّذِينَ اسْتَكْبَرُواْ إِنَّا كُنَّا لَكُمْ تَبَعاً فَهَلْ أَنتُم مُّغْنُونَ عَنَّا مِنْ عَذَابِ اللّهِ مِن شَيْءٍ قَالُواْ لَوْ هَدَانَا اللّهُ لَهَدَيْنَاكُمْ سَوَاء عَلَيْنَا أَجَزِعْنَا أَمْ صَبَرْنَا مَا لَنَا مِن مَّحِيصٍ

İbrahim Suresi ayet 21

Evet, Cenab-ı Allah’ın iradesiyle insanlara yevmi baiste (yeniden diriltildikleri günde) kabirlerinden huruc ederken (çıkarken) o vakit hiçbir şeyi onları perdeleyemez, gizletemez. Büyük tagutların vasıtasıyla ki delalete girmişlerdir. Hitaben sual ederler ki: dünyada iken biz sizlere tabiî olduk bugün bizleri azabı ilahiyeden muhafaza etmez misiniz? Cevaben: ‘Eğer Cenab-ı Allah bizi hidayete vasıl etseydi bizde rahi hidayeti size gösterirdik. Maalesef bugünün korku ile sabır hepimize aynıdır ki fayda vermez. Bizler için melce’ (sığınılacak yer) yoktur. Yani tutunacak dal yoktur.’

وَقَالَ الشَّيْطَانُ لَمَّا قُضِيَ الأَمْرُ إِنَّ اللّهَ وَعَدَكُمْ وَعْدَ الْحَقِّ وَوَعَدتُّكُمْ فَأَخْلَفْتُكُمْ وَمَا كَانَ لِيَ عَلَيْكُم مِّن سُلْطَانٍ إِلاَّ أَن دَعَوْتُكُمْ فَاسْتَجَبْتُمْ لِي فَلاَ تَلُومُونِي وَلُومُواْ أَنفُسَكُم مَّا أَنَاْ بِمُصْرِخِكُمْ وَمَا أَنتُمْ بِمُصْرِخِيَّ إِنِّي كَفَرْتُ بِمَا أَشْرَكْتُمُونِ مِن قَبْلُ إِنَّ الظَّالِمِينَ لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ

İbrahim Suresi ayet 22

Evet, ruzi mahşerde hesaptan sonra, herkes makamını gördükten sonra, büyük iblis aleyhi lane ateşten mamul bir kürsü üzerine oturup, asileri yanına çağırır. Ey ehli kitap! ‘Buraya neden geldiniz? Burası bizim için, biz burası için yaratıldık’ der. Asiler cevaben: ‘Senin vesvesen ile aldanarak geldik. Şeytan aleyhi lane tekrar diyor ki: ‘Ben size verdiğim sözlerden muhalefet ettim ama Cenab-ı Allah sizlere hakikat sözü verdi. Sizler iseniz, kendi nefsinizin havasına tabiî oldunuz ve zülüm ettiniz. Şerrinizden Allah’a sığınırım. Bugün de ne benim sizlere faydam vardır ne de sizler bana fayda vereceksiniz. Ben bir kere isyan ettim sizler iseniz bütün ömrünüzü measiden geçirdiniz. Tüh tüh yüzünüze diye uzaklaşır.

Be hey âdem zade!
Sen eşrefi mahlûk iken, sana layık olur mu ki dünyada isyanlıkla yâd olunasın gidip cehennemde de şeytan aleyhi laneye karşısında durup cevapsız kalarak mahalli tükürüğü olasın? Bunu hangi akıl kabul eder? Hal böyleyken daha dünyadayken tövbe edip, Allah’ın emirlerini ifa etmeye dönüş yapmak gerekir.

قُل لِّعِبَادِيَ الَّذِينَ آمَنُواْ يُقِيمُواْ الصَّلاَةَ وَيُنفِقُواْ مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرّاً وَعَلانِيَةً مِّن قَبْلِ أَن يَأْتِيَ يَوْمٌ لاَّ بَيْعٌ فِيهِ وَلاَ خِلاَلٌ

İbrahim Suresi ayet 31

Evet, Ey Nebiyim Muhammed  (s.a.s)!

Mü'min kullarıma haber ver ki selatı mefruzalarını (farz namazlarını) hakkıyla kılsınlar. Onlara verdiğimiz nimetten faydalandıkları gibi, yoksun kullarımı da nafaka etsinler. Hesap gününden önce olsun ki onlar için sebebi hallas olsun (kurtuluş). Çünkü o gün hiç kimsenin dostluğu fayda vermez. Ancak ameli salih olursa o fayda verir dikkat eder misiniz ki

اللّهُ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ وَأَنزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَخْرَجَ بِهِ مِنَ الثَّمَرَاتِ رِزْقاً لَّكُمْ وَسَخَّرَ لَكُمُ الْفُلْكَ لِتَجْرِيَ فِي الْبَحْرِ بِأَمْرِهِ وَسَخَّرَ لَكُمُ الأَنْهَارَ

İbrahim Suresi ayet 3

وَسَخَّر لَكُمُ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ دَآئِبَينَ وَسَخَّرَ لَكُمُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ

İbrahim Suresi ayet 33

وَآتَاكُم مِّن كُلِّ مَا سَأَلْتُمُوهُ وَإِن تَعُدُّواْ نِعْمَتَ اللّهِ لاَ تُحْصُوهَا إِنَّ الإِنسَانَ لَظَلُومٌ كَفَّارٌ

İbrahim Suresi ayet 34

Cenab-ı Allah’u Teâlâ bu ayeti kerimelerinde nelerden haber veriyor? Ve sizler için neler ve ne gibi nimet olarak vermiştir? Erdi, semai, güneşi, kameri, yıldızları, sefineyi (gemiyi), denizi, yağmuru, nebatatları sizlere ve sizlerin emrine vermiş ki siz de insafa gelip, kulluk vazifesini yapasınız diye vermiştir. Evet, siz insanlara Allah’u Teâlâ tarafından verildiği nimetleri hesap etmeye kalkışırsanız maalesef sayamazsınız. Zira Allah’ın verdiği nimetler hesapsızdır. Ancak küffarını nimetle nefsine zülüm eder cahil kalmaktan başka yapacağı bir şey yoktur. Nasıl ki büyük mütefekkir şöyle buyurmuştur. Ebru badu mehu hurşudu felek derkaren ta tu nani bi kef arî ve bi gaflet ne hori heme ez behri tu sergeşte ve ferman berdar şerti insafi ne baş etki  tü ferman ne beri fıkrai Farisi
Yani bulut, rüzgar, kamer, güneş ve bütün gezegenler ve muhtelif mevsimler ne ki varsa cevi semada senin için hizmet ederler. Ey insan ta ki kazancından gaflet etmeyip, şükürle yiyesin bunlar ki senin için ifayı emirde mest olmuşlardır. İnsaf mıdır ki gaflet ile ilahi nimetlerden faydalanarak ifayı ubudiyet etmeyip, cahil kalıp, küfrani nimette bulunup, mabudi hakiki tanımayıp, isyanda ısrar edesin.

وَلاَ تَحْسَبَنَّ اللّهَ غَافِلاً عَمَّا يَعْمَلُ الظَّالِمُونَ إِنَّمَا يُؤَخِّرُهُمْ لِيَوْمٍ تَشْخَصُ فِيهِ الأَبْصَارُ

İbrahim Suresi ayet 42


مُهْطِعِينَ مُقْنِعِي رُءُوسِهِمْ لاَ يَرْتَدُّ إِلَيْهِمْ طَرْفُهُمْ وَأَفْئِدَتُهُمْ هَوَاء

İbrahim Suresi ayet 43

Ey Nebiyim Muhammed (s.a.s)!

Sen zannetme ki Cenab-ı Allah’u Teâlâ zalim insanların ettiklerinden bi haberdir. Hâşâ ki Cenab-ı Allah’u Teâlâ sahi (unutkan) olsun. Velâkin isyancılara mühlet verir. Te’hir eder. Bir müddete kadar o zaman da gözleri tepelerine inecektir. Çok süratle yürüyerek, başları yukarı doğru bakarak, gözleri sağa sola iltifat etmeyip, sanki gözleri yokmuş gibicesine, o günün şiddetinden kimse kimseden haberdar değildir. Kalpleri boş olup, akıldan, fikirden, hayalden, düşüncelerden hali olup, sanki havadır kalpleri.

فَلاَ تَحْسَبَنَّ اللّهَ مُخْلِفَ وَعْدِهِ رُسُلَهُ إِنَّ اللّهَ عَزِيزٌ ذُو انْتِقَامٍ

İbrahim Suresi ayet 47

Ey insan zannetme ki Cenab-ı Allah’u Teâlâ Resul’lerine verdiği sözde muhalefet etsin. Elbette ki Yüce Mevla zalimlerden intikam alacaktır. Zira Cenab-ı Allah’ın hükmüne kimse mani olamaz.

يَوْمَ تُبَدَّلُ الأَرْضُ غَيْرَ الأَرْضِ وَالسَّمَاوَاتُ وَبَرَزُواْ للّهِ الْوَاحِدِ الْقَهَّارِ

İbrahim Suresi ayet 48

Ey Nebiyim Muhammed (S.A.S)!

Hatırla o günü ki, erd (yer) sıfatını değiştirecektir. Yani dağlar düzeltilecektir. Denizler kuruyup, zemin ve beyaz bir erd olacaktır. Küreyi erd düz ve beyaz olacaktır ki i’vucac görünmeyecektir. Yani çukur, yükseklik, eğrilik bulunmaz. Belki gümüş renginde düz bir arazi olacaktır. Yıldızlar, seyyareler, kamerler, güneşler, dökülüp gümüşe benzer semavat bir cismi berrak ve şeffaf kalacaktır. Bütün mahlûklar öylesi bir yerde çeki verip Allah’ın huzuri muallâsına varacaktır. Mevla’yı Mutaal peygamberlerine söz verdiği gibi, yardımcı olup, şefaatlerini kabul buyurup, müminleri cennete ithal ederek, makamlarına gönderecektir. Naimi cennetle müşerref edecektir. Verdiği söz gibi kâfirleri dünyadaki şenî’ icraatlarına istinaden tövbesiz ameli salihi, imanla beraber işlemedikleri için vaidi şeditle muahaze edip, cehenneme ithal edecektir. Estaizü billâh

Bediûzzaman Said Nursi Talebelerinden Fakih Şükrü zâde
Muhammed Nuri ÇELİK


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

E=mc2 ?

Güneş Sistemi

Güneş Sistemi
Üstteki resimle bu resim arasındaki benzerliği farketmişsinizdir Güneş Sistemi de diğer sistemlerle birlikte bir merkez etrafında dönmektedir. Ancak biz henüz bunu keşfedemediğimizden bu sözün bilimsel bir dayanağı yoktur.

Cevşen