14 Nis 2010

MÂİDE SURESİ


MÂİDE SURESİ



بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِ

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ أَوْفُواْ بِالْعُقُودِ ﴿١﴾

Mâide Suresi ayet 1

Evet, Cenab-ı Allah’u Teâlâ bu ayeti kerimede müminlere hitaben buyuruyor ki:

Ey iman edenler!

Teahhüd (söz verme) eylediğiniz herhangi bir şey olursa olsun ifa etmeye sayinizi harcayınız. İsterse sizinle Allah arasında olsun ister ise sizinle diğer bir misliniz (kendi) arasında olsun. Fark etmeksizin çünkü sözünde sebat etmeyen bir kişinin ismi değişip münafık olur.

وَتَعَاوَنُواْ عَلَى الْبرِّ وَالتَّقْوَى وَلاَ تَعَاوَنُواْ عَلَى الإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَاتَّقُواْ اللّهَ إِنَّ اللّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ﴿٢﴾

Mâide Suresi ayet 2

         Ey âdem zade insanlar!

Sizler takva ile ihsan üzere yardımlaşınız adaletsizlikle kötülüğü çıkarmak için sakın birbirinize yardım edip teşvik ve tahrikte bulunmayınız. Allah’tan hayâ edip bileseniz ki Allah’ın verdiği azap dehşet vericidir.



حُرِّمَتْ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةُ وَالْدَّمُ وَلَحْمُ الْخِنْزِيرِ وَمَا أُهِلَّ لِغَيْرِ اللّهِ بِهِ وَالْمُنْخَنِقَةُ وَالْمَوْقُوذَةُ وَالْمُتَرَدِّيَةُ وَالنَّطِيحَةُ وَمَا أَكَلَ السَّبُعُ إِلاَّ مَا ذَكَّيْتُمْ الْيَوْمَ أَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ وَأَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِي وَرَضِيتُ لَكُمُ الإِسْلاَمَ دِينًا ﴿٣﴾

Mâide Suresi ayet 3

Yevme duhuli mekkeye ihtimali vardır. Yani mekkenin giriş gününe ihtimal vardır. Cenab-ı Allah’u Teâlâ buyuruyor ki: ‘ben bugün helal ve haram beyanatıyla ihtiyar eylediğim beynel edyan (dinlerin arasında) dini İslami’ye rıza göstererek sizlere verdiğim hidayet nimetimi tamamladım.


يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ كُونُواْ قَوَّامِينَ لِلّهِ شُهَدَاء بِالْقِسْطِ وَلاَ يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَآنُ قَوْمٍ عَلَى أَلاَّ تَعْدِلُواْ اعْدِلُواْ هُوَ أَقْرَبُ لِلتَّقْوَى وَاتَّقُواْ اللّهَ إِنَّ اللّهَ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ﴿٨﴾

Mâide Suresi ayet 8

وَعَدَ اللّهُ الَّذِينَ آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ لَهُم مَّغْفِرَةٌ وَأَجْرٌ عَظِيمٌ

Mâide Suresi ayet 9

Ey iman edenler!

Siz Allah’ın buyurduklarını yakinen yani zansız olarak ifa ediniz. Adaletle hüküm ediniz. Adaletten sakın ayrılmayınız. Bir milletten buğz ederek, adaleti ve takvayı elde bırakmayınız. Allah’tan hayâ ederek muttaki olunuz. Bileseniz ki Cenab-ı Allah’u Teâlâ bütün icraatlarınızdan haberdardır. Ve bileseniz ki iman ile ameli salihi icra edenler için mağrifeti zunup ile(günahların bağışlanması) ecri azim(büyük sevap) iîta (verilmesi) etmesi Allah’ın Vaâdi Sübhaniyesidir. Yani Cenab-ı Allah’ın kullarına verdiği sabit bir söz demektir.

يَا أَهْلَ الْكِتَابِ قَدْ جَاءكُمْ رَسُولُنَا يُبَيِّنُ لَكُمْ كَثِيرًا مِّمَّا كُنتُمْ تُخْفُونَ مِنَ الْكِتَابِ وَيَعْفُو عَن كَثِيرٍ قَدْ جَاءكُم مِّنَ اللّهِ نُورٌ وَكِتَابٌ مُّبِينٌ﴿١٥﴾

Mâide Suresi ayet 15

Ey ehli Tevrat ve İncil!
(yahud ve nasaraya hitap)

Sizlere peygamberimiz Muhammed-ül Resul’ü (s.a.s) gönderdik. Gizlediklerinizden çoğu sizlere beyan ederek diğer çoğu da affedip sizleri hacil etmez. İşte sizlere Kuran-ı Mübin’i verdik ona temesük ediniz (sıkıca tutunuz). Kuran’a bağlı kalmanın usulü her halükarda uyum sağlamaktır.

يَهْدِي بِهِ اللّهُ مَنِ اتَّبَعَ رِضْوَانَهُ سُبُلَ السَّلاَمِ وَيُخْرِجُهُم مِّنِ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ بِإِذْنِهِ وَيَهْدِيهِمْ إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ﴿١٦﴾

Mâide Suresi ayet 16

Yani Kuran-ı Mübin’in vasıtasıyla Kuran’a mutabeat edenleri (tabi olanları) hidayete vasıl eder. Yeter ki Allah’ın rızasına Muvaffak bir şekilde işlem edebilsin. Onları bu münasebetle (Kuran’a uyum sağlamakla) küfrün karanlığından çıkarıp Nur-i imana vasıl eder.

إِنَّمَا جَزَاء الَّذِينَ يُحَارِبُونَ اللّهَ وَرَسُولَهُ وَيَسْعَوْنَ فِي الأَرْضِ فَسَادًا أَن يُقَتَّلُواْ أَوْ يُصَلَّبُواْ أَوْ تُقَطَّعَ أَيْدِيهِمْ وَأَرْجُلُهُم مِّنْ خِلافٍ أَوْ يُنفَوْاْ مِنَ الأَرْضِ ذَلِكَ لَهُمْ خِزْيٌ فِي الدُّنْيَا وَلَهُمْ فِي الآخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ﴿٣٣﴾

Mâide Suresi ayet 33

Cenab-ı Allah’u Teâlâ buyuruyor ki: ‘O kişiler ki terki evamiri ilahiye ederler ve terki sünneti Resullullah da ederler. Yeryüzünde fesat çıkarırlar. Onların cezası budur ki; onlara ya mukatele (savaşmak) veya sağ el veya sol ayakların kesmesi veya memleketten çıkarıp başka bir memlekete göndermektir. İşte bu ceza, onlar için dünyada iken zillu hacelettir. Ahirette ise; büyük bir azabı Hudâ vardır.

إِلاَّ الَّذِينَ تَابُواْ مِن قَبْلِ أَن تَقْدِرُواْ عَلَيْهِمْ فَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ﴿٣٤﴾

Mâide Suresi ayet 34

Velâkin imam (şimdiki deyimiyle padişah) tarafından hüküm edilmeden önce tövbe eder pişman olurlarsa bu cezadan muaf tutulacaktırlar.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَابْتَغُواْ إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ وَجَاهِدُواْ فِي سَبِيلِهِ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ﴿٣٥﴾

Mâide Suresi ayet 35

Cenab-ı Allah’u Teâlâ bu ayeti kerimede Allah’a yakınlık derecesi beyan ederek buyuruyor ki:

Ey iman edenler!

Muttaki olunuz. Allah’a sizleri yakın kılacak ibadetler vasıtasıyla, Allah’a yakın olmasını talep ediniz Allah’ın rızasına muvaffak şekilde
mücahit olunuz ki nimeti ilahiyesiyle zaferyap olasınız. Buradaki vesileden murad insanları Allah’ın rızasına kavuşturan ibadet olduğu gibi, insanlara yol gösterip Kuran’a mutabeat edip Resulullah’ın izini takip ederek ahlakı zemimeden dur olup ( uzaklaşıp) ahlaki hamidiye ile mutahalık olarak günahların büyüğünden ve küçüğünden aşikâr ve mağfisinden (gizlisinden) içtinap ederek mürşidanın sohbetinde bulunup faydalanmaya da işaret vardır. Müstaki ise; kavluhu sallallahu aleyhi vesselam zikirus- salihine ibadetün buyurmasıdır. Nitekim Efendimiz geçmiş peygamber kardeşlerinden bahsederdi. Fıkra:
Çare der def’i havatir sohbeti piran besest ruhne bel ye’ccucu besten haseyi iskenderest luccetül essar büyük mütefekkir ve Mevlana Camii (R.A) şöyle buyuruyor: ‘mürşidani kâmilin sohbetleri sözleri insan ile ve nefs arasında bir Seddi zulkarneyn gibi bütün kötülüklere manidir.’ Nasıl ki mogul ve mancur ve diğer bir rivayete göre hilaku kavminin tesellütünden zulkarinin yaptığı Seddi çinin vasıtasıyla çin milleti selamette kaldığı gibi hulase insanlar mürşidani kâmillerin sohbetlerinde mudavim oldukları müddetçe bütün kötü ahlaklarından ve işlemlerinden mahfuz kalacaktır. Bu da kullara karşı bir inayeti ilahiyedir.

إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُواْ لَوْ أَنَّ لَهُم مَّا فِي الأَرْضِ جَمِيعًا وَمِثْلَهُ مَعَهُ لِيَفْتَدُواْ بِهِ مِنْ عَذَابِ يَوْمِ الْقِيَامَةِ مَا تُقُبِّلَ مِنْهُمْ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ﴿٣٦﴾

Mâide Suresi ayet 36

يُرِيدُونَ أَن يَخْرُجُواْ مِنَ النَّارِ وَمَا هُم بِخَارِجِينَ مِنْهَا وَلَهُمْ عَذَابٌ مُّقِيمٌ﴿٣٧﴾

Mâide Suresi ayet 37

Cenab-ı Allah’u Teâlâ bu her iki ayeti kerimelerde küfür üzere, hayata son verenlerin halini beyan ediyor ve buyuruyor ki: muhakkak bileseniz ki küfür üzere dünyadan çıkanlara yerin iki misli verilip kıyamet gününde onlara hazırlanmış olan azaptan kurtarmak için fidye verseler bile kabuli ilahi olamayıp, dehşet verici azaptan kurtulmazlar. Her ne kadar onlar narı cehennemden çıkmak arzu ederlerse, maalesef çıkmak mümkün olmadığı gibi onları dehşete verici daimi azap vardır.

فَمَن تَابَ مِن بَعْدِ ظُلْمِهِ وَأَصْلَحَ فَإِنَّ اللّهَ يَتُوبُ عَلَيْهِ إِنَّ اللّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ﴿٣٩﴾

Mâide Suresi ayet 39

 Her kim ettiği zulüm ve measilerinden (günahlarından) tövbe eder ve ameli salihi icra ederse bir daha dönmemek şartıyla Cenab-ı Allah’u Teâlâ onun tövbesini kabul buyurup affedeceğine söz vermiştir
.
وَمَن لَّمْ يَحْكُم بِمَا أَنزَلَ اللّهُ فَأُوْلَـئِكَ هُمُ الْكَافِرُونَ﴿٤٤﴾

Mâide Suresi ayet 44

Her ne kadar bu ayet ulemayı yehud hakkında nazil olmuş ise de hükmü üsati mümine (müminlerin asilerine) de şamildir. Nasıl ulemayı yehud tevrattaki na’ti Muhammed’i (s.a.s) inkâr edip, küfre yol açıp, halkın küfre girmelerine sebep olup, cehenneme müstahak oldular. Tıpkı onun gibi ulemayı müslimininde ellerinde olan Kuran’a temesük (uymazlarsa) etmezlerse, hükümleri Kuran’a göre olmazsa, elbette onların da yerleri narı cehennemdir. Bunun içindir ki Cenab-ı Allah’u Teâlâ buyuruyor ki: her hangi bir hâkimin ve bir amirin ve hüküm eden beyne nas (insanlar arasında) bir âlimin verdiği hüküm Allah’ın inzal eylediği kitaba göre olmazsa o küfre girmiştir demektir. Başkalarını da küfre teşvik etmiş oluyor.

وَمَن لَّمْ يَحْكُم بِمَا أنزَلَ اللّهُ فَأُوْلَـئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ﴿٤٥﴾

Mâide Suresi ayet 45

Her hangi bir hüküm sahibi Allah’ın inzal eylediği kitapla hüküm etmezse kim olursa olsun vasfı zalimdir. Zira Allah’ın emri haricinde hüküm ettiği için

وَمَن لَّمْ يَحْكُم بِمَا أَنزَلَ اللّهُ فَأُوْلَـئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ﴿٤٧﴾

Mâide Suresi ayet 47

Yani her kim Allah’ın inzal eylediği ile hüküm etmezse dinden çıkmıştır demektir. Bu ayetler ila yevmül kıyam şumuli ameye dâhildir. Şumuli amme; yani peygamber Efendimizin (s.a.s) zamanında herhangi bir ayet ne gibi bir hükme sahip olmuş ise ondan sonraki zamanlarda bulunan bütün nesillere aynı hükme sahiptir.

وَأَنزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ الْكِتَابِ وَمُهَيْمِنًا عَلَيْهِ فَاحْكُم فَاسْتَبِقُوا الخَيْرَاتِ إِلَى الله مَرْجِعُكُمْ جَمِيعًا فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ فِيهِ تَخْتَلِفُونَ﴿٤٨﴾

Mâide Suresi ayet 48

Ey âdem zade (oğulları) insanlar Allah’ın rızasına kavuşabilmek için hayırlı ibadette sevap ve ecir kazanmakta yarışınız. (Riyasız olarak ) Elbette ki huzuri ilahiyeye top yekün varacaksınız. Elbette ki o mahkemeyi Kübra-ı ilahiyede mabenenizdeki (aranızdaki) ihtilaflardan Cenab-ı Allah’u Teâlâ sizlere haber verecektir.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَتَّخِذُواْ الْيَهُودَ وَالنَّصَارَى أَوْلِيَاء بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاء بَعْضٍ وَمَن يَتَوَلَّهُم مِّنكُمْ فَإِنَّهُ مِنْهُمْ إِنَّ اللّهَ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ﴿٥١﴾

Mâide Suresi ayet 51

Ey iman edenler!

Sizler yahud ve nasara milleti (Hıristiyan) kendinize dost ve yardımcı olarak kabul eylemeyiniz. Zira onlar, bir millet olarak birbirine yardımcı olabilirler. Çok dikkat ediniz ki; sizlerden her kim ne gibi bir bahaneyle olursa olsun onlardan yardım talep edip, dost muamelesi yaparsa ve onlara meyli muhabbet ederse, müminlere yaptığı muamele gibi muamelede bulunursa bilsin ki o da onlardan mahsuptur. Zalim zümresine ilhak edilmiş olduğundan hidayete vasıl olmaz. Maalesef efendimiz (s.a.s) Men meşa mea zalimin li yu inehu vahve ya’lemu ennehu zalimin fekat kefere buyurmuştur. El hadis. Sadake kemaneteka, yani her kim zalimle beraber yola çıkarsa ona yardımcı olarak ve zalim olduğunu bildiği halde kâfir oldu demektir. Fıkra: muini zalimin erbabı dinaettir.  Seyyadi bi insafe hizmetten zevk alan köpektir. Bedüizzaman Saidi Nursi Yani zalime yardımda bulunan kişi en aşağı bir insandır. Zira insafsız avcılara hizmetten zevk alan kişi köpek gibidir. Hulasai mana zalim insanlar insafsız vahşi avcı hayvanlar gibi hukuku tanımayıp her yerde ve her vakit Allah’ın rızasına muhalefette bulunurlar. Bunlara yardımcı bulunan kişiler ise onlardan daha aşağı bir dereceye düşerler.  (Büdiüzzaman Saidi Nursi)

إِنَّمَا وَلِيُّكُمُ اللّهُ وَرَسُولُهُ وَالَّذِينَ آمَنُواْ الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلاَةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَهُمْ رَاكِعُونَ﴿٥٥﴾

Mâide Suresi ayet 55

وَمَن يَتَوَلَّ اللّهَ وَرَسُولَهُ وَالَّذِينَ آمَنُواْ فَإِنَّ حِزْبَ اللّهِ هُمُ الْغَالِبُونَ﴿٥٦﴾

Mâide Suresi ayet 56

Ey mü’minler!

Bileseniz ki yardımcınız Allah ile Resul’üdür. Bir de sizin yardımcınız dost doğru namaz kılıp zekâtlarını verip Allah’a kulluğunu gösterenlerdir. Her kim Allah’a ve Resul’üne ittibâ’ ederek mukaddes kitaba uyum sağlayıp, icraatta bulunursa o bizatihi Allah’u Teâlâ’nın taraflısıdır.  Malum ola ki Allah’ın emirlerine taraf tutan elbette galibiyet sahibidir.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَتَّخِذُواْ الَّذِينَ اتَّخَذُواْ دِينَكُمْ هُزُوًا وَلَعِبًا مِّنَ الَّذِينَ أُوتُواْ الْكِتَابَ مِن قَبْلِكُمْ وَالْكُفَّارَ أَوْلِيَاء وَاتَّقُواْ اللّهَ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ﴿٥٧﴾

Mâide Suresi ayet 57

Ey iman edenler!

Sizden önceki küffarlar ki dininize istihza ve alay ederek mel’aba (oyun konusu) yaparlar. Onları dost ittihaz (kabul) etmeyiniz. Allah’tan korkunuz ve hayâ ediniz. Allah’ın emirlerini ifa ediniz. Mümin iseniz Allah’ın sözlerini dinleyeceksiniz.

وَإِذَا نَادَيْتُمْ إِلَى الصَّلاَةِ اتَّخَذُوهَا هُزُوًا وَلَعِبًا ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ قَوْمٌ لاَّ يَعْقِلُونَ﴿٥٨﴾

Mâide Suresi ayet 58

İşte bu ayeti kerimede Cenab-ı Allah’u Teâlâ o küffarın şenaati (fena) sıfatlarından bahis konusu edip müminlere beyanat veriyor. Buyuruyor ki: siz müminler onları namaza ve ibadete davet ederken onlar size ve sizin ibadetinize alay ederler. Onlara her ne kadar dünyevi akıl verilmiş ise de namazda ne gibi bir menfaat var olduğunu idrak etmemişlerdir. Ve aklı miattan (geleceği düşünen akıldan) mahrum kalmışlardır. Onlar için aklı miat yoktur. Onlar hamkaunnas (insanlar arasında en ahmak insan) zümresine dâhildirler. Zira Allah’ını tanıyıp emirlerinden yüz çeviren birisi, dünyanın padişahı da olsa ehli gabavettir. (akılsız ahmak) ulaikehüm kel enami belhüm edellu hükmüne dâhildirler. Yani böylesi harekede bulunan insan hayvanlar gibi belki hayvanlardan daha aşağı bir derecede demektir.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تُحَرِّمُواْ طَيِّبَاتِ مَا أَحَلَّ اللّهُ لَكُمْ وَلاَ تَعْتَدُواْ إِنَّ اللّهَ لاَ يُحِبُّ الْمُعْتَدِينَ﴿٨٧﴾

Mâide Suresi ayet 87

وَكُلُواْ مِمَّا رَزَقَكُمُ اللّهُ حَلاَلاً طَيِّبًا وَاتَّقُواْ اللّهَ الَّذِيَ أَنتُم بِهِ مُؤْمِنُونَ﴿٨٨﴾

Mâide Suresi ayet 88

Ey iman edenler!

Cenab-ı Allah’ın sizlere helal kıldığı bir şeyi sizler kendinize haram kılmayın. Allah’ın araya koyduğu huduttan geçmeyin. Teberinin rivayetine göre; bazı insanlar idiş hayvanın etini ve kadınlara yakınlaşmasını ve et yemeyi haram kıldılar. Cenab-ı Allah’u Teâlâ onların böyle bir işlemleri memnu’ olduğunu bu ayetle bildirdi. Ve ikinci ayetinde sizlere rızık ve nimet olarak verdiğimizden helal olarak tetyibi nefis için yiyiniz buyurdu. İman ettiğiniz Allah’tan korkunuz. Hayâ edip yasaklarına yakınlaşmayınız. Burada mühim noktalar vardır ki; remzen (işaretle) Cenab-ı Allah’u Teâlâ buyuruyor ki: nezir yoluyla sirkat, (hırsızlık), gasp, faiz, hile ve rüşvet gibi haram münasebetlerle size verdiğimiz nimeti telef etmeyiniz. Zira hesabı çok ağırdır.

لاَ يُؤَاخِذُكُمُ اللّهُ بِاللَّغْوِ فِي أَيْمَانِكُمْ وَلَـكِن يُؤَاخِذُكُم بِمَا عَقَّدتُّمُ الأَيْمَانَ فَكَفَّارَتُهُ إِطْعَامُ عَشَرَةِ مَسَاكِينَ مِنْ أَوْسَطِ مَا تُطْعِمُونَ أَهْلِيكُمْ أَوْ كِسْوَتُهُمْ أَوْ تَحْرِيرُ رَقَبَةٍ فَمَن لَّمْ يَجِدْ فَصِيَامُ ثَلاَثَةِ أَيَّامٍ ذَلِكَ كَفَّارَةُ أَيْمَانِكُمْ إِذَا حَلَفْتُمْ وَاحْفَظُواْ أَيْمَانَكُمْ كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللّهُ لَكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ﴿٨٩﴾

Mâide Suresi ayet 89

Evet, Cenab-ı Allah’u Teâlâ buyuruyor ki aranızda lisan müsabakası ile ettiğiniz yemini leğude (boş yere yemin) beis yoktur. Velâkin aranızdaki ahdu misakda verdiğiniz söz, yaptığınız yeminlerinizde, nakit ve muhalefet ettiğinizde, kefaret lazımdır. Bu kefaret ise; 10 adet miskini it’am (doyurmak) veya kisvetlendirmek (giydirmek) yani birer elbise giydirmek veya bir köleyi satın alıp hürriyetini vermek veya 3 gün oruç tutmaktır. İşte Cenab-ı Allah’ın beyan buyurduğu kefaret budur. Devamı olarak buyuruyor ki: ehdu peymanınızda (verdiğiniz sözlerinize) sadık olunuz ki Cenab-ı Allah’ın sizlere beyanı ahkâmda bulunduğundan şükrünü ifa ediniz. Burada mevta için verilen iskat (vefat eden için verilen sadaka) manasında kefaretlere mühim bir işaret vardır.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُ وَالأَنصَابُ وَالأَزْلاَمُ رِجْسٌ مِّنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ فَاجْتَنِبُوهُ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ﴿٩٠﴾

Mâide Suresi ayet 90

Ey iman edenler!

Bütün sekir verici (sarhoşluk) envai ve vasfı ne olursa olsun kumarın bütün şekli. İsmi ne olursa olsun, put ve benzeri ne olursa olsun şeytani amel olduklarından haram olarak yasak kılınmıştır. Kendinizi muhafaza ediniz. Mümkün ki kurtulasınız.

إِنَّمَا يُرِيدُ الشَّيْطَانُ أَن يُوقِعَ بَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةَ وَالْبَغْضَاء فِي الْخَمْرِ وَالْمَيْسِرِ وَيَصُدَّكُمْ عَن ذِكْرِ اللّهِ وَعَنِ الصَّلاَةِ فَهَلْ أَنتُم مُّنتَهُونَ﴿٩١﴾

Mâide Suresi ayet 91

İşte bunların kullanımında şeytan aleyhi lane aranıza fitne koyup sizleri namazdan ve Allah’a ibadet etmesinden alı koymaktan fırsat bulur. Daha da vazgeçmez misiniz?

وَأَطِيعُواْ اللّهَ وَأَطِيعُواْ الرَّسُولَ وَاحْذَرُواْ فَإِن تَوَلَّيْتُمْ فَاعْلَمُواْ أَنَّمَا عَلَى رَسُولِنَا الْبَلاَغُ الْمُبِينُ﴿٩٢﴾

Mâide Suresi ayet 92

Yani Allah ve Allah’ın Resul’üne itaat ediniz. Muhalefeti emirlerine sakınınız. Bileseniz ki Resul için sizlere tebliği evamirimiz var. Hesabınız bize aittir.

مَّا عَلَى الرَّسُولِ إِلاَّ الْبَلاَغُ وَاللّهُ يَعْلَمُ مَا تُبْدُونَ وَمَا تَكْتُمُونَ﴿٩٩﴾

Mâide Suresi ayet 99

Cenab-ı Allah’u Teâlâ sizlerin aşikâr ve mahfinizi (saklınızı) bilir. Resul ancak evamiri ilahiyeyi tebliğ ile mükelleftir.

وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ تَعَالَوْاْ إِلَى مَا أَنزَلَ اللّهُ وَإِلَى الرَّسُولِ قَالُواْ حَسْبُنَا مَا وَجَدْنَا عَلَيْهِ آبَاءنَا أَوَلَوْ كَانَ آبَاؤُهُمْ لاَ يَعْلَمُونَ شَيْئًا وَلاَ يَهْتَدُونَ﴿١٠٤﴾

Mâide Suresi ayet 104

O guruhi daline (sapkın zümreye) Allah’ın ve Resul’ünün hükümlerine geliniz denildiği zaman cevaben “Babalarımızın tapınaklarını terk etmeyiz onlar bize kâfidirler.” Ya acaba babaları hiçbir şey bilmez olup hidayet yolundan mahrum kalmışlarsa da yine böyle mi diyeceklerdir?

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ عَلَيْكُمْ أَنفُسَكُمْ لاَ يَضُرُّكُم مَّن ضَلَّ إِذَا اهْتَدَيْتُمْ إِلَى اللّهِ مَرْجِعُكُمْ جَمِيعًا فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ

Mâide Suresi ayet 105

Ey iman edenler!
Measiden (günah işlemekten, asi olmaktan)  kendinizi muhafaza ediniz. Measilerin işlemine musir (esir) olmayınız. Sizler hidayete vasıl olduktan sonra delalettekilerin vuzurları (günahları) sizlerden sorulmaz. Ancak ve ancak herkes kendi ef’al ve icraatından mesuldür. Burada maide süresinin önemli ve seçkin ayetleri hitam buldu. İnşallahu Teâlâ enam süresine Allah’ın izni ve kerimiyle başlayacağız.

Bediûzzaman Said Nursi Talebelerinden Fakih Şükrü zâde Muhammed Nuri ÇELİK



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

E=mc2 ?

Güneş Sistemi

Güneş Sistemi
Üstteki resimle bu resim arasındaki benzerliği farketmişsinizdir Güneş Sistemi de diğer sistemlerle birlikte bir merkez etrafında dönmektedir. Ancak biz henüz bunu keşfedemediğimizden bu sözün bilimsel bir dayanağı yoktur.

Cevşen