9 Nis 2010

FURKÂN SURESİ


FURKÂN SURESİ


بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِ
تَبَارَكَ الَّذِي نَزَّلَ الْفُرْقَانَ عَلَى عَبْدِهِ لِيَكُونَ لِلْعَالَمِينَ نَذِيرًا

Furkân Suresi ayet 1

Evet, ne kadar Yüce’dir, O Şanı Yüce Mevla ki, hak ile batılı biri birinden ayıran olan furkani azim. O mübarek ve muhterem kulun Muhammed-ül Resul’e (s.a.s) inzal eyledi ki, bütün âlemi hem müjdelesin ve hem de narı cehennemin azabından korkutsun. Anlayan kimseler mubayeat (uymamazlık, aykırılık) gösterip, hiçbir cihet de evamiri ilahiyeye karşı çıkmayıp, daimi üzere o evamire (emirlere) göre kendilerine çeki düzen verip, Allah’u Teâlâ’nın hoşnutluğunu alsınlar.

الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَلَمْ يَتَّخِذْ وَلَدًا وَلَمْ يَكُن لَّهُ شَرِيكٌ فِي الْمُلْكِ وَخَلَقَ كُلَّ شَيْءٍ فَقَدَّرَهُ تَقْدِيرًا

Furkân Suresi ayet 2

O Yüce Mevla ki, yer ile gök içindekileriyle beraber onun mülk ve müteserrafatıdır. Yahud ile nasaranın sözlerine göre değildir. Hâşâ ki veled ve sahibi ola. Senemlere (putlara) tapanların atf ettikleri gibi de değildir. Hâşâ ki mülkünde şeriki ve ortağı olsun. Her şeyin Mücid’i ve Halik’ı, Yüce Mevla’yı Mutaal’dır. Her şeyi kudreti kamilesiyle ve iradei külliyesiyle yaratmıştır. Cenab-ıAllah’ın sıfatı zatileri
1-Maliki kâinat,
2-Mabudi hakiki

3-Münferidi bil ulûhiyet
4-Haliki cemiil eşya maal hikmet ve tekbir olarak işaret etmiştir.

أَرَأَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ إِلَهَهُ هَوَاهُ أَفَأَنتَ تَكُونُ عَلَيْهِ وَكِيلًا

Furkân Suresi ayet 43

Evet, o müşrikler ki, havai nefislerine tabi olup, ilah ittihaz etmişlerdir. Halleri ne olacak biliyor musun? Sen mi onları ittibai hevadan muhafaza edersin? Hâlbuki sana öyle bir yetki verilmemiştir. Bu ayeti kerimede imansız olduklarından şüphe olmadığı gibi, imansız olduğuna dair aleyhisselam cai teessüfte bulunmak da mümkün olmadığını beyan etmektedir.

أَمْ تَحْسَبُ أَنَّ أَكْثَرَهُمْ يَسْمَعُونَ أَوْ يَعْقِلُونَ إِنْ هُمْ إِلَّا كَالْأَنْعَامِ بَلْ هُمْ أَضَلُّ سَبِيلًا

Furkân Suresi ayet 44

Evet, zanneder misin ki, bu müşrikler senin sözlerini kabul şartıyla seni dinlerler? Ve yahut teakul (akıl) ederek, senin tevhidi rabbani de dem vurmakla getirdiğin berahin (kuvvetli deliller) ve hiccecden (belgeden) anlayıp, kabul ederler. Ta ki sende onların şe’nindan (halinden) mutahayyiren (şaşırarak) tamah edesin. Hâlbuki onlar behaim (hayvanlar) gibidirler. Belki hayvanlardan daha dundırlar (aşağı) . Nitekim hayvanlar gibi de olmazlar. Çünkü hayvanlar sahiplerine yumuşak dururlar. Onlara iyilik yapana munkat (itaat) ederler. Maalesef bu guruhi müşrikin Rab’lerine mutiî olmadığı gibi gece ve gündüz kesbi isyan ederler ki hayvanlardan daha aşağı bir derekeye (seviyeye) düşmüşlerdir.

فَلَا تُطِعِ الْكَافِرِينَ وَجَاهِدْهُم بِهِ جِهَادًا كَبِيرًا

Furkân Suresi ayet 52 



Ey Nebiyim Muhammed, tapanakların aleyhinde konuşmamak için seni sulha davet ederler. Sen son derece Kuran-ı Mübin’in vasıtasıyla, mücahit olarak, onlara karşı mücadeleyi devam edesin

وَهُوَ الَّذِي مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ هَذَا عَذْبٌ فُرَاتٌ وَهَذَا مِلْحٌ أُجَاجٌ وَجَعَلَ بَيْنَهُمَا بَرْزَخًا وَحِجْرًا مَّحْجُورًا

Furkân Suresi ayet 53

Evet, bilmelisin ki,
Ey Nebiyim Muhammed (s.a.s) o Rabbin Teâlâ’dır ki iki denizi iç içe yarattı. Birisi son derece tatlıdır ki içmeye el verişlidir. Diğeri ise tuzludur, içmekten memnuûtur. Kudreti ilahiyesinden aralarına öyle bir perde konulmuştur ki, biri birine karışması mümkün değildir. Hatta gemiler bile gelip geçerken o perdeye tesiri olmaz. Ve biri birine karıştırmaz. Cai taaccüptür ki, nasıl bir perde imiş ki, hiçbir kuvvet hiçbir maddeyi inhirak, o perdeyi hikmeti yırtıp, boşaltıp, denizleri biri birine karıştırmaz. Ve ila yevmil kıyame bu mucuzei ilahi devam etmektedir. Misali hava rüzgâr gibi… 

وَهُوَ الَّذِي خَلَقَ مِنَ الْمَاء بَشَرًا فَجَعَلَهُ نَسَبًا وَصِهْرًا وَكَانَ رَبُّكَ قَدِيرًا

Furkân Suresi ayet 54

İşte O Yüce Rabbi’ndir ki, insanları nutfe yani  meniden yarattı. İşitecek kulak, görücü göz ve münasip azalar verdi. Sebebi müsaheret (akrabalık sebebi) olan kadınları, o sudan yarattı ki insanlar arasında sebebi taaruf (tanıma) ve muvasalat (kavuşma) olsun. Bu musahiret vasıtasıyla, garip ile karip yani uzak ile yakın arasında ülfet, muhabbet müveddet (sevgi) peyda olsun ki bilesin Cenab-ı Allah’u Teâlâ Hazretleri öyle bir kudreti kamileye sahiptir ki bir mai vahideden hem erkek hem de nisa (kadın) yaratmıştır.

وَتَوَكَّلْ عَلَى الْحَيِّ الَّذِي لَا يَمُوتُ وَسَبِّحْ بِحَمْدِهِ وَكَفَى بِهِ بِذُنُوبِ عِبَادِهِ خَبِيرًا

Furkân Suresi ayet 58

Ey Nebiyim Muhammed, cem’i umurunda baki, ebedi olan Yüce Allah’u Teâlâ’ya mütevekkil ol. Senin tebliğ eylediğin dinin müzhiri (gösterdiği) O’dur. Ve hem de her yerde ve her icraatında, sana nasıri kavidir (sağlam yardımcıdır). Müşriklerin atf ettiklerinden takdis ve tenzih eyle Rabbini. Bilesin ki Rabbindir, kulların bütün amellerine vakıf olan, gizli olsun, aşikâr olsun. Yani kulun malholyası ne olursa olsun, Cenab-ı Allah’u Teâlâ’nın her şeyden haberdar olduğu, nezdi ulûhiyete gıybın bulunmadığıdır. Aşikârdır. Ve her şeye itilaî muhakkaktır.

الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ الرَّحْمَنُ فَاسْأَلْ بِهِ خَبِيرًا

Furkân Suresi ayet 59

Evet, senin Rabbi’n öyle bir ilahi muallâdır ki, gücü, kuvveti, her şeye yeter. Semavati irtifaiyle (yüksekliğiyle) ve itisaiyle (genişliğiyle) yaratmıştır. Zemini yani küreyi kesafetiyle (yoğunluğuyla) ve genişliğiyle ve teferruatıyla yaratmıştır. Nasıl, hem de dünyanın günü hesabıyla, altı günde sonuçlandırmıştır. Ama dileseydi, hepsini bir lahzede (anda) bile yaratabilirdi. Bu altı günde yaratmasının sebebi ise; günün hükmü, zamanın tayini ve ibatlarına sabrın talimidir. Ve Azamet’iyle ve Yüce’liğiyle ve Kudreti Kamile’siyle arşı alaya hükümran olmuştur. Şeytan aleyhi la’ne, burada aklı zayıf bazı insanlara şöyle bir soru işareti bırakır. “Acaba olur mu ki arş denilen şey Allah’tan önce varmış” sorusunu hayale getirir. Be ey mel’un, Cenab-ı Allah’u Teâlâ Hazretleri varken hiçbir şey bir varlık yok idi. Mistaki ise;

هُوَ الْأَوَّلُ وَالْآخِرُ وَالظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ

Hadid Suresi ayet 3

Bu ayeti kerimede Allah’ın evveliyatından evvel hiçbir şey yoktu. Evvel de O’dur ahir de O’dur vesselam

وَالَّذِينَ يَبِيتُونَ لِرَبِّهِمْ سُجَّدًا وَقِيَامًا

Furkân Suresi ayet 64

وَالَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا اصْرِفْ عَنَّا عَذَابَ جَهَنَّمَ إِنَّ عَذَابَهَا كَانَ غَرَامًا

Furkân Suresi ayet 65

إِنَّهَا سَاءتْ مُسْتَقَرًّا وَمُقَامًا

Furkân Suresi ayet 66

وَالَّذِينَ إِذَا أَنفَقُوا لَمْ يُسْرِفُوا وَلَمْ يَقْتُرُوا وَكَانَ بَيْنَ ذَلِكَ قَوَامًا

Furkân Suresi ayet 67

وَالَّذِينَ لَا يَدْعُونَ مَعَ اللَّهِ إِلَهًا آخَرَ وَلَا يَقْتُلُونَ النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللَّهُ إِلَّا بِالْحَقِّ وَلَا يَزْنُونَ وَمَن يَفْعَلْ ذَلِكَ يَلْقَ أَثَامًا

Furkân Suresi ayet 68


يُضَاعَفْ لَهُ الْعَذَابُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَيَخْلُدْ فِيهِ مُهَانًا

Furkân Suresi ayet 69

إِلَّا مَن تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ عَمَلًا صَالِحًا فَأُوْلَئِكَ يُبَدِّلُ اللَّهُ سَيِّئَاتِهِمْ حَسَنَاتٍ وَكَانَ اللَّهُ غَفُورًا رَّحِيمًا

Furkân Suresi ayet 70

Evet, geceyi ihya eden Cenab-ı Allah’a secde ile kıyamda duran o kişiler ki şöyle niyazda bulunup, Yarab bizleri narı cehennemden koru. Zira narı cehennemin azabı dehşet verici ve daimidir. Müfarekati mümkün değildir. Ve çok kötü bir menzildir. Ve korkunç bir makamdır. Evet, bunlar ibadet etmeleriyle beraber, yine de gadabi ilahiyeden ihafe ederek (korkarak) cehennemden azad eylemeyi isterler. Diğer vasıfları şu dur ki: o guruhi salihin, nafaka ederken israf etmedikleri gibi, behillik (cimrilik) de etmezler. Haddi vusta (orta halini) tercih ederler. Mea haza Allah’tan başka mabud ittihaz etmezler. Cenab-ı Allah’ın, men eylediği katli yapmazlar. Misalen, zina, küfür ve kısas gibilerin haricinden de sakınırlar. Çünkü memnuati ilahiyeye el uzatanların cezası muzaif (iki kat) olduğunu bilirler. Nikali (incitici, korkutucu, büyük bir azap) azime doçar olacaklarını bilirler. Ki azabın akibeti çok ağırdır. Fakat her kim dünyada iken tövbeyi nesuh edip, amelini halıs kılarsa, o tahlis-i geriban etmiştir (yakayı kurtarmıştır). Ve hatta Cenab-ı Allah’u Teâlâ, onun seyyiatına bedel, hasenat ihsan eder. Bu da ayrı bir keremi ilahidir ki kullarına ihsan eder. Zira Cenab-ı Allah’u Teâlâ kullarına ki, tövbe eder, günahları bir daha işlemez olur, bağışlamasıyla, rahmetiyle yakınlaşıyor. Cennetini ona makam eder. Çünkü buyuruyor ki: 

وَمَن تَابَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَإِنَّهُ يَتُوبُ إِلَى اللَّهِ مَتَابًا

Furkân Suresi ayet 71




Yani her kim, measilerinden (günahlarından) döner, ahlakını ıslah ederse, bilsin ki rızayı ilahiyeyi kazanmıştır. Darül mükâfat olan cennete layık olmuştur. 

وَالَّذِينَ لَا يَشْهَدُونَ الزُّورَ وَإِذَا مَرُّوا بِاللَّغْوِ مَرُّوا كِرَامًا

Furkân Suresi ayet 72

Yani, hukuki nasa tecavüz etmezler. Yalanla şahadet etmezler. Leğviyatı demek, terafi ilahiden yasaklanmış yerlerdir. Makamı lehviyat ve le’biyat ve kumar ve sıma-i ğına-i memnu’ (yani kadınların sesine işarettir) ve tekellümi kelamı batıle (yani iftira, gıybet ve yalan gibi şeyler) bi tamamiha bu ayette mevcuttur. Yani, İmam-ı Teberiye göre, eğer kelam ve eğer fiili batıl ve kesbi insanı takbih eden (çirkin gösteren) her hangi bir şey olursa olsun şer’i şerife götüre, takbih göründü ise, ondan mü’min olan uzaklaşacaktır. Mü’min olan bunu memnû’( yasak) olduğunu bilmeli ve yakın olmamalıdır.

وَالَّذِينَ إِذَا ذُكِّرُوا بِآيَاتِ رَبِّهِمْ لَمْ يَخِرُّوا عَلَيْهَا صُمًّا وَعُمْيَانًا

Furkân Suresi ayet 73

أُوْلَئِكَ يُجْزَوْنَ الْغُرْفَةَ بِمَا صَبَرُوا وَيُلَقَّوْنَ فِيهَا تَحِيَّةً وَسَلَامًا

Furkân Suresi ayet 74

أُوْلَئِكَ يُجْزَوْنَ الْغُرْفَةَ بِمَا صَبَرُوا وَيُلَقَّوْنَ فِيهَا تَحِيَّةً وَسَلَامًا

Furkân Suresi ayet 75

خَالِدِينَ فِيهَا حَسُنَتْ مُسْتَقَرًّا وَمُقَامًا


Furkân Suresi ayet 76


Evet, o insanlar ki Kuran-ı Mübin’in ayetleriyle vaazlanıyorlar ve onunla korkuturlar. Ve itiraz etmezler. Yüzlerini çevirmezler. Belki gerçek olarak, kalp kulağıyla, açık bir kalple dinlerler. Bununla beraber, o kişiler ki dualarından talepleri bu olur ki: Yarab bizim iyalarımızdan bize ferah surur (sevinç,neşe) verici olan kişileri ihsan eyle. Ve bizi guruhi müttakine muktedabihi eyleyip imam kıl. Ve sebebi irşadı ibad eyle. İşte bu zümreyi salihindirler. Ki evsafi celileyle mütesif olup deracati aliyata kesbi istihkak etmişlerdir. Ve ebedi olarak cennati aliyatlarda kalacaklardır. Çünkü bu zümreyi salihin dünyada iken ibadetiyle Cenab-ı Allah’ı takdis ve tenzih ederek dünyevi bütün meşikatlere karşı, metanet, sebat ve sabır göstermişlerdir. Buna karşı Cenab-ı Allah’u Teâlâ Hazretleri de layıkıyla mükâfat vermiştir. Furkan süresi burada son buldu

Bediûzzaman Said Nursi Talebelerinden Fakih Şükrü zâde
Muhammed Nuri ÇELİK



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

E=mc2 ?

Güneş Sistemi

Güneş Sistemi
Üstteki resimle bu resim arasındaki benzerliği farketmişsinizdir Güneş Sistemi de diğer sistemlerle birlikte bir merkez etrafında dönmektedir. Ancak biz henüz bunu keşfedemediğimizden bu sözün bilimsel bir dayanağı yoktur.

Cevşen