12 Nis 2010

ENFÂL SURESİ


ENFÂL SURESİ

                                             
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِ

فَاتَّقُواْ اللّهَ وَأَصْلِحُواْ ذَاتَ بِيْنِكُمْ وَأَطِيعُواْ اللّهَ وَرَسُولَهُ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ

Enfâl Suresi ayet 1

إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ اللّهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَإِذَا تُلِيَتْ عَلَيْهِمْ آيَاتُهُ زَادَتْهُمْ إِيمَاناً وَعَلَى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ

Enfâl Suresi ayet 2

Evet, Cenab-ı Allah’u Teâlâ emir ediyor ki:
Ey Muhammed-ül Resul’e tabiî olanlar!

Allah’a ve Allah’ın Resul’üne itaat ile ve terki measiyle muttaki olunuz. İslahi beyn ederek, Allah’a ve Allah’ın Resul’ünün verdiği hükümlerine mutlaka rıza gösteriniz eğer ki sizler hakiki mümin iseniz. İşte mümin yani kâmil imana sahip olan müminin muamelesi bu oluyor ki; Allah ve Allah’ın Resul’üne ittibâ ederek verdikleri hükme her halükarda rıza göstermek zorundadırlar. Zira müminin ve imanın şartları işte budur. Zira mümin o kişilerdir ki bulundukları yerden Kuran tilavet edilince (okununca), Allah’ın korkusundan kalpleri titrer ve imanları ziyadeleşerek bütün işlemlerinde Cenab-ı Allah’a  mütevekkilen tefvidi umurde bulunurlar. Karşılarında her ne çıkarsa eğer menfaat ve eğer medirret (zarar) fark etmeksizin Allah’ından olduğunu inanıp kabul ederler.


الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلاَةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ

Enfâl Suresi ayet 3

أُوْلَـئِكَ هُمُ الْمُؤْمِنُونَ حَقّاً لَّهُمْ دَرَجَاتٌ عِندَ رَبِّهِمْ وَمَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ

Enfâl Suresi ayet 4

O insanlar ki, Kuran’ın zikrinden, kalpleri titrer ve Kuran’ın okuyuşundan imanları tezayüd eder (artar).Rab’lerine mütevekkil olarak namazlarını kılıp, Allah’ın onlara verdiğinden muhtaçlara nafaka ederler. İşte onlar var ya hakkan mümindirler. İndi ilahiyede onlar için, yüksek dereceler vardır. Ve günahlarını bağışlaması vardır ve cennet nimetleri vardır. Ve rızkı daimi vardır.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَرَسُولَهُ وَلاَ تَوَلَّوْا عَنْهُ وَأَنتُمْ تَسْمَعُونَ

Enfâl Suresi ayet 20

Ey iman edenler!

Allah’a ve Resul’üne itaat eyleyin. Sakın Allah’ın itaatinden yüzünüzü çevirmeyin. Ve Kuran’ı mafihi (anlaşılır) işittiğiniz halde
وَلاَ تَكُونُواْ كَالَّذِينَ قَالُوا سَمِعْنَا وَهُمْ لاَ يَسْمَعُونَ

Enfâl Suresi ayet 21                            

O işitenler gibi olmayın ki işitmemiş gibi görünürlerdir.  Yani isyandan başka halleri yoktur.

إِنَّ شَرَّ الدَّوَابِّ عِندَ اللّهِ الصُّمُّ الْبُكْمُ الَّذِينَ لاَ يَعْقِلُونَ

Enfâl Suresi ayet 22

Yani ındi ilahiyede yeryüzünde yürüyenler arasında en şerli mahlûk Hakkı dinlemeyen ve hakkı söylemeyendir.


يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ

Enfâl Suresi ayet 24
   
Ey iman edenler!

Allah ve Allah’ın Resul’ü (s.a.s) sizleri hayatı ebediyyeye çağırdıkları zaman cevap veriniz (kabul eyleyiniz). Bileseniz ki Cenab-ı Allah’u Teâlâ kudreti kamilesiyle kulun kalbine mutasarrıfı hakikidir. Dilediğine göre yön verir ve arzusuna göre kullandırır. Ama kulda bir mümeyiz akıl var. Dilerse iyiye ve dilerse kötüye kullanıp ona göre ceza ile mükâfat yani ya cehenneme ve yahut cennete kesbi istihkak eder. İşte buna cüzi ihtiyari denebilir. Mea haza o da yine Allah’ın iradesine bağlıdır. Çünkü hükmü kader budur. Haberde varıd olmuştur ki “la tuğniyel hazeru minel kader” yani sakınmakla kaderden kurtuluş mümkün değildir. Diğer bir hadisi şeriflerde şöyle varıd olmuştur.    “el mer’u bil feri la yencu minel kader” yani insan kaçmakla kederi ilahiyeden kurtulmaz. Diğer bir hadis de  “men amene bil kaderi la yubali bil kederi” yani kadere inanıp iman eden bir kimse zamanın gösterdiği meşikatlere mubalatı olmaz (önem vermez). Diğer bir hadis de, “el mer’ul mu’minu hüvel lezi amena bil kaderi ve la ye’tebiru bit tavariil vahiyetiil batileti”  Yani mümin olan kişi, kadere inanıp iman etmiştir. Hayali batılelere mubaalat etmez ve itibar da vermez. O münasebetle delalete de girmez. İşte mü’minin şiyemi (huy ve tabiatı) bu demektir.

وَاتَّقُواْ فِتْنَةً لاَّ تُصِيبَنَّ الَّذِينَ ظَلَمُواْ مِنكُمْ خَآصَّةً وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ

Enfâl Suresi ayet 25

Evet, zalimin ettiği zülüm sebebiyetiyle üzerinize Allah’tan gelen azabı elim olan sebep ki, diğer insanların zulmünden kendinizi muhafaza ediniz. Zira muhakkaktır ki zalimin zulmünden dolayı üzerinize gelen azabı ilahi yalnız o zalime mahsus olarak gelmez. Belki salih olanlara da sirayet eder.Zira fasık zaten onun fıskından dolayı ona geliyor. Saliha da susması içindir.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَخُونُواْ اللّهَ وَالرَّسُولَ وَتَخُونُواْ أَمَانَاتِكُمْ وَأَنتُمْ تَعْلَمُونَ

Enfâl Suresi ayet 27

وَاعْلَمُواْ أَنَّمَا أَمْوَالُكُمْ وَأَوْلاَدُكُمْ فِتْنَةٌ وَأَنَّ اللّهَ عِندَهُ أَجْرٌ عَظِيمٌ

Enfâl Suresi ayet 28

         Ey iman edenler!

Allah’ın emir eylediği ifayı feraizin terkiyle isyanda bulunmayın. Resululah’ın sünneti seniyesini terk etmekle itaatsizlik yapmayın. Elinizde bulunan emanet olarak kitabı ilahiyeye hıyanet etmeyin. Muhakkak bileseniz ki malınız ve evladınız sizleri Allah’a ibadet etmekten meşgul ederler. İbadetten sizleri geri bıraktıkları için fitne ismiyle yâd olmuşlardır. Zira bunlara meşgul bir insan ifayı emri ilahiyede tekâsül eder (gevşek davranır, tembellik eder).

يِا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إَن تَتَّقُواْ اللّهَ يَجْعَل لَّكُمْ فُرْقَاناً وَيُكَفِّرْ عَنكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ وَاللّهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ

Enfâl Suresi ayet 29

         Evet, ey iman edenler!

Eğer siz Allah’tan korkup, hayâ ederseniz, bileseniz ki Cenab-ı Allah’u Teâlâ bu itaatinize göre sizi hidayete nail edip, kalbinizi pür nur eder. Öyle bir nur kalbinize verir ki, onun vasıtasıyla hak ile batılı ayrıt edebilecek bir nur verir. Kalbinizi Nur-i imanla tezyin eder (süsler). Günahlarınızı bağışlar. Ona perde-i Rahmet çeker ki, sizleri hesaba çekmez. Bileseniz ki Cenab-ı Allah’ın fazileti büyüktür.

إِذْ يَقُولُ الْمُنَافِقُونَ وَالَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ غَرَّ هَـؤُلاء دِينُهُمْ وَمَن يَتَوَكَّلْ عَلَى اللّهِ فَإِنَّ اللّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ

Enfâl Suresi ayet 49

O vakit ki münafıklar yani zahiren Müslüman ve kalben kâfir olanlar derlerdi ki: dinlerine mest olup nefislerini mala yutaka (zor ve dayanılmaz hale) atarlar. Cevaben Cenab-ı Allah’u Teâlâ buyurdu ki:
 Her kim Allah’a mütevekkil olursa muhakkak bilsin ki Allah’u Teâlâ ona kâfidir. Eleysellahu bi kâfin abdehu mistakidir. Acaba sanıyorlar mı ki Allah’u Teâlâ ona mütevekkil kuluna kâfi değil?
Yüce Allah’u Teâlâ her şeye galibül emirdir. Zilli mahcubiyeti kabul etmez. Her kim halisen Allah’a gerçek olarak mütevekkil olursa Kuran’a uyum sağlamak şartıyla onun için mehan (zayıflık) ve meşikat yoktur.

وَإِمَّا تَخَافَنَّ مِن قَوْمٍ خِيَانَةً فَانبِذْ إِلَيْهِمْ عَلَى سَوَاء إِنَّ اللّهَ لاَ يُحِبُّ الخَائِنِينَ

Enfâl Suresi ayet 58 
        
Ey Muhammed (S.A.S)!

Senin ile her hangi bir kavmin muahedesi  (sözleşmesi) onlar tarafından kırılırsa, muahedelilerini geri onlara at. Diyesin ki: ‘aramızda ki mukatele (savaş) devam edecektir.’ İşte bu öyle bir hükümdür ki kıyamete kadar bakidir. Her hangi bir zamanda olursa olsun, iki kavmin arasındaki muahede kimin tarafında kırılırsa öteki hak sahibi olarak mukatele edebildiği gibi başkaları da harp için yardımına alabilir. İşte (a.s)’mın zamanında olduğu gibi devam etmektedir.



 

وَأُوْلُواْ الأَرْحَامِ بَعْضُهُمْ أَوْلَى بِبَعْضٍ فِي كِتَابِ اللّهِ إِنَّ اللّهَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ

Enfâl Suresi ayet 75

Allah’ın kitabında irsiyat babında akrabalar birbirlerine daha layıktır ki ırsdan dolayı ve yahut dolayı yollardan mallarından menfaatlensin. Bu ayeti kerimede şumuli ame vardır. Yani yardımlaşmanın çeşit ve şekli ne olursa olsun, zekât olsun, fitre olsun, sadaka olsun ve diğer muavinet (yardım) ve yardımlaşma olsun akrabalığın yakınlaşmalığına göre muamele edilecektir. Komşuluk da aynı şeydir. Yani komşuluğun yakınlık derecesine göre yardım muamelesi yapılır.

Bediûzzaman Said Nursi Talebelerinden Fakih Şükrü zâde
Muhammed Nuri ÇELİK



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

E=mc2 ?

Güneş Sistemi

Güneş Sistemi
Üstteki resimle bu resim arasındaki benzerliği farketmişsinizdir Güneş Sistemi de diğer sistemlerle birlikte bir merkez etrafında dönmektedir. Ancak biz henüz bunu keşfedemediğimizden bu sözün bilimsel bir dayanağı yoktur.

Cevşen